Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ajanovič yorumladı.
Yorumlara en sevdiğiniz şiiri bırakır mısınız? Sadece şiir.
··
5,1bin görüntüleme
Ajanovič okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
... Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! ... Atsız
Zehra okurunun profil resmi
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Orhan Veli Kanık
Duygu. okurunun profil resmi
Çelenk çiçek sayılmazdı. Yıldızlara sorulursa tuhaftı cennetle cehennemin buluşması.
Fırtınaya Hazırlık
Fırtınaya Hazırlık
NEFES BULUT okurunun profil resmi
Onsekiz, ondokuz, yirmi, yirmibeş... Yaşlarımızdır. Deli rüzgârların estiği dağlar.. Başlarımızdır. Bamsı Beyrekleriz... Bânû Çiçekler Düşlerimizdir. Şölenler eyleriz toylu, düğünlü Kıvrak omuzları bakır güğümlü, Sülün göğüsleri sıkı düğümlü Kırk ince belli kız eşlerimizdir. Anarız en eski Türk çağlarını Aşarız her gece Kaf dağlarını Tanrı Dağları'na konar, döneriz... Zümrüt-ü Ankalar kuşlarımızdır. Vakta ki, dil sustu: Namlu konuştu... Kurşunlara hedef döşlerimizdir. En yüce doruklar mezarlarımız, En sivri kayalar taşlarımızdır. Gayri Kızrlırmak, Sakarya, Fırat... Su değil: kan ve göz yaşlarımızdır. Fedâ ettik en sevgili, al kınalı koçları Güneşin tez doğmasını istemekti suçları. Bıyıkları terlememiş genç irisi şehitler Neslimizin yedi gökte parıldayan burçları. Mayaları Oğuz Atam, Dedem Korkut mayası, Kırılmıştır son Peygamber duasıyla harçları. Düğünlerde, bayramlarda ellerinde elimiz, Yel estikçe alnımızda, yüzümüzde saçları. Yeşil ekin, körpe filiz, al tomurcuk güllerle Yedi rengin koyusundan bezeliydi taçları. Cepleri boş, hep yarı aç, giysileri yalın kat... Süleymanca duygularla dopdoluydu içleri. Gelişleri akıl almaz efsâneler gibiydi, Destanları krskandırdı bu dünyadan göçleri Ruhlarını ihlâs ile devrettiler Allah'a Kapanırken bizde kaldı gözlerinin uçları. Şehid, gazi, cümle ecdâd, vatân, bayrak, din, devlet... Dâvacıdır kıyamette, alınmazsa öçleri. Koç yiğitler, cins atlara butun binip gittiler. Heves dolu, ümit dolu, ülkü dolu hurçları. Karıştılar Üçler ile Yediler'e, Kırklar'a Ağıtlarda, destanlarda, romanlarda kaldılar. Zül saydılar el bağlayıp gerilerde durmayı "Onbin"gidip, "bir" dönmeyen tümenlerde kaldılar. Sineleri gök kurşunla doldurulan yiğitler.. Kanlarıyla tuğralanan feımanlarda kaldılar. Genç göğüsler "vatan" diye düşerlerken toprağa Şom ağızlar, hayretlerde, gümanlarda kaldılar. Can verenler cennet içre kanatlanıp uçtular... Sağ kalanlar, çakallarla ormanlarda kaldılar. Devşirilip çer-çöp, saman, hastalıklı tohumlar... Kalbur üstü nur tâneler harmanlarda kaldılar. Hergün mazlum bacalardan Arş'a doğru yükselen Kıvrım kıvrım alevlerde, dumanlarda kaldılar. Yelkenleri bölük-pörsük, süvârisiz gemiler... Hiç yolcusu bulunmayan limanlarda kaldılar. Rûhumuza mâverâ'dan gizli sesler getiren Fırtınalar... "gönül"denen ummanlarda kaldılar. Mürüvvetli zamanlardan gelmişlerdi bu güne, Yadırganıp yine aynı zamanlarda kaldılar. Sakarya'nın kan fışkıran toprağından yoğrulup unutulmuş pınarlardan doldurulan testiler... Azgın kuzey yellerinin ateşinde kavrulan Bağırlardan, dudaklardan susuzluğu kestiler. Her birinden bölük bölük yumaklanan bulutlar, Şol Ebabil kuşlarınca kanatlanıp, estiler... Haykırdılar... can bölünmez, et tırnaktan ayrılmaz!.. Bozkuri olup, çakalları inlerinde bastılar. En kudurgan namlulardan boşaltılan ölümü Döşleriyle göğüsleyip, başlarıyla süstüler. İtildiler, kakıldılar, dövüldüler, öldüler... Lâkin düşen bayrakları burçlarına astılar. Yaz yağmuru sağnaklardan Kırk ikindi gürleyip . Şom ağızlı baykuşların seslerini kıstılar. Ne dünyalık istediler, ne aferin umdular, Ne kavgadan vaz geçtiler, ne gücenip küstüler. . Vatan, millet, din ve devlet, alsancaklar hakkına Dar günlerin erkek arslan sesiydiler... sustular! Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU
Sukai okurunun profil resmi
Öldüğümde; üzerimde güneşli nisan ayı Yağmurda ıslanmış saçlarını sallarken Kalbi kırık bir şekilde üzerime kapanmış olsan bile, aldırmamalıyım Huzur bulmam için, yağmur dalları eğdiğinde Yapraklı ağaçlarınki gibi bir huzur Ve senin şimdi olduğundan, daha sessiz ve acımasız olmalıyım. Aldırmamalıyım-Sara Teasdale
Mer. okurunun profil resmi
Sanırım hiçbir şeyin öyle pek tamamlanmadığı bir çağda yaşıyordum. Ve bütün eksik kalmaların, sessiz ve ünü olmayan bir tanığıydım ben. Ben, diyorum, demek oluyor ki bir anlamım vardı benim de Düşünen bir şey olarak ve düşündüren ama korkarak söylüyorum, Çok ağır bir yük gibi taşıyordum bunu da Ve biraz da pek kullanılmayan Ya da hiç bırakmadıkları kullanılmaya Çok ağır bir yük gibi...
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.