Gönderi

Yeryüzüne önce gelenlerin görüp duyduklarını, öğrenip bildiklerini ve hertürlü tanıklıklarını kendilerinden sonra gelenlere anlatmaları ve daha sonradan geleceklere yazarak iletmeleri insanlık borcu olduğundan, ben fakir de, Kemer ilçesinin (Burhaniye) Ören mahallesinin Sunar konutlarının bir evinde bisüre bibaşıma yaşamaktayken, benden sonraki kuşaklara insanlık borcumu ödemek için, 1973 yılının 13 Şubatını 14 Şubatına bağlayan cuma gecesinin saat üçünde, gecenin karası günün mavisine alacalanırken, işbu Surnâme'yi yazmaya başladım. Eş dostla, arkadaş yoldaşla birlikte, hem de düşmanlarımızla birlikte, daha nice nicelerini yazmaya günümüzün yetmesini, işimizin erken bitmemesini dilerim. Bu Surnâme'de Berber Hayri denilen bir ırz ve namus düşmanının Sultanahmet alanında nasıl asıldığını ve bu asılma sırasında, "Çok şükür, hak hukuk yerine geldi, aramızdan bir ahlâksız daha eksildi de, biz de yakayı kurtardık, şimdilik sırayı savdık!" diyerek seyircilerin gösterdiği sonsuz sevinci ve "İşte namussuzların sonu budur!" diyerek adli ve idari makamların ve anların yanında cumhuriyet savcısının ve anın yanındaki candarma komutanının ve candarma komutanının yanındaki imamın ve imamın yanındaki Cellat Çingene Ali'nin, halka ibret dersi vermek için hiçbir özveriden kaçınmayarak, büyük bir görevseverlikle, asılma işleminin yerine getirilmesinde gösterdikleri insanüstü çabaları ve asılma törenini ve seyircilerin şenliğini bütün ayrıntılarıyla pek canlı olarak anlatmaya çalışacağım ki, işbu darağacına çekilme törenini görmeleri kısmet olmayan halkımız da, sanki işbu töreni görmüşlercesine gözünde canlandırarak, adaletin nasıl yerine getirildiğini öğrenip temiz vicdanları rahat ede! Şair Neftî'den ikilik: "Dalak, ciğer, işkembe, böbrek, beyin ver şurdan... Aman unutma sakın, beş paralık da vicdan!"
Sayfa 9 - NESİN YAYINEVİ / GirişKitabı okudu
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.