Gönderi

Bölüm 6: Descartes'in Siyaset Felsefesi Özeti
Descartes, liberal rasyonalizm olarak adlandınlabilecek düşünceyi destekleyen ilk düşünürdür. Bir akademisyen bu entelektüel konumu, aşağıdaki on bir ana ilkeye dayalı olarak açıklamaktadır: 1. Önceden hakim olan Aristotelesçi skolastik geleneğin yöntemleri ve iddiaları yanlıştır. Bu iddia ve yöntemler, hakiki bir "doğal felsefe" imkanından önce ya gözden geçirilmeli ya da tamamen terk edilmelidir. 2. Aklın "doğal ışığı"nun rehberliğindeki insan yorumu, özerk olabilir ve özerk olmalıdır. Ayrıca bu yorum, başkaca her şeyin ölçülmesinde dayanak olacak araç ve normları da oluşturur. 3. Yeni bir sayfa açacak bilgi arayışına başlamak, hem mümkündür hem de zorunludur. 4. Bilgiye ilişkin iddialan açık, belirgin, tartışılmaz ve aşilli birtakım temellere dayandırmak, hem mümkün hem de zorunludur. 5. Bu temel, basit ve açık seçik fikirler veya algılardan oluşmalıdır. 6. Tüm insan bilgisi için gerekli olan uygun biçimsel standartlar, matematiksel araştırma usullerindeki standartlardır. 7. İnsan bilgisinin ilerlemesinin anahtarı, yönteme ilişkin belirgin kuralları geliştirmek ve izlemektir. 8. Geçerli insan bilgisinin bütünü, hem özde hem de yöntemde birliktir. 9. Bundan dolayı sidece temel yetilerinde anormal bir noksanlık olmaması koşuluyla insan bilgisi, neredeyse tümüyle bütün insanlar için erişilebilir bir nitelikte sunulabilir. 10. Hakiki bilgi bir anlamda kesin, "onaylanabilir" ve tamamen belirgin kılınabilir özelliktedir. 11. Bilgi iktidardır ve bundan dolayı, bilginin artması insan ilerlemesinin anahtarını ele ge­ çirmek demektir. Bu iddiaların anlamı üzerine daha fazla düşünmek zorunda kalacak olmamıza rağmen, bireysel özgürlük ve rasyonelliğe adanmış bir toplum anlamında bu iddiaların, "liberal" bir rejimi nasıl destekleyebileceğini hemen görebiliriz. Tüm insanlar kendi akıllarının ışığıyla yaşayabilmek için, kralların ve din adamlarının geleneksel otoritelerinden kurtulmalıdırlar. Tüm insanlar gerçeğin yalın doğrularını anlamada doğal kapasite açısından eşit olmakla beraber, zihinlerini geleneksel önyargıların karanlığından kurtarmak üzere, modem matematik ve bilimin yöntemlerine ihtiyaç duyarlar. Aynca bu yeni bilginin sağlayacağı güçle insanlar, doğayı denetlemede daha önce hiç mümkün olmadığı kadar daha hızlı ve daha ileri gidebileceklerdir. Aynca, uzun videde Kartezyen rasyonalizmin siyasal sonuçları, liberalizmden ziyade zorbalığı besleyebilir. Zorbalığın olası iki türü vardır: Birinci türü, teknokratik zorbalık; ikinci türü de, hiççi zorbalık olarak adlandırabiliriz. Eğer Kartezyen yöntem, sadece kendilerinde diğer insanları yönetme hakkı olduğunu düşünen teknik uzmanlardan oluşan bilim seçkinleri tarafından uygulamaya konulur ve böyle anlaşılırsa, teknokratik zorbalık doğar. Kartezyen yöntemin ahlaki değerler adına herhangi bir rasyonel ölçüt tahsis etmediği ve bundan dolayı da, siyasal yöntemin güç­lünün zayıf üzerindeki yönetiminden başka bir şey olmadığı düşünüldüğünde de, hiççi bir zorbalık ortaya çıkar. Bu yöntemin dört kuralı vardır: 1. Kişi, sadece üzerinde şüphe edilmesi mümkün olmayacak derecedeki, kendilerini açık ve belirgin bir şekilde zihne sunan fikirleri kabuI etmelidir. 2. Zor problemler, kolayca başa çıkabilecek şekilde kuçük parçalara bölünerek, çözülmelidir. 3. Düşünce, anlaşılması en kolay olan en basit şeylerle başlamalıdır ve daha sonra, küçük adımlarla en basitten en karmaşığa doğru devam etmelidir. 4. Hiçbir şeyin gözden kaçmaması için zihin dikkatli bir biçimde problemin her parçasını gözden geçirmelidir. Descartes bu kuralları, geometrik ispata ait usullerin genelleştirilmesi olarak görür. Mutlak anlamda her şeyden şüphe etmekle Descartes, şüphe kaldırmayacak kadar kesin fikir her ne ise onun felsefesinin ilk aşikar ilkesi olacağından emindir. Söylev'in 4. Bölümünde, bu sınavı geçen tek hakikatin, "Düşünüyorum, o halde varım" olduğunu belirtir. Kendi var oluşundan şüphe edememektedir. Çünkü düşüncesindeki her şüphe, onun bir düşünür olarak var oluşunu önceden farz eder. Bunun ötesinde başka bir fikir daha edinir: Kendininkinden daha mükemmel olan bir varlığın bilgisi. Bu düşünce onu, Tanrı'nın var oluşunu bir başka aşikar hakikat olarak çıkarımına götürür. Bundan dolayı Descartes, kendi varlığı ve Tanrı'nın varlığını diğer her şeyin zorunlu olarak türetildiği iki ilke olarak görür. Descartes, genel olarak sadece rağbet görmeyen fikirlerden bahsetmeye karar verir. Böylece, salt mekanik yasalarla evrenin nasıl oluştuğunu açıklayan fiziğinden bahsetmeye başlar. İnsan vücudu dili, canlıların mekaniğini bilimle açıklar. Ancak, "rasyonel ruhun", doğanın mekanik yasalarından türetilemeyeceği sonucuna varır ve bu yüzden de bu ruhun, özel olarak Tanrı tarafından yaratılmış olması gerektiğini belirtir. Nihayet Bölüm 6'da Descartes, gelecek için en verimli olacak bilimsel araştırma yöntemi olarak gördüğü yaklaşımı kısaca tanımlar. Buradaki genel amaç, insan yararına doğayı denetlemek üzere bilimi kullanmaktır. Özel amaç ise, insan sağlığında köklü bir gelişme sağlanacak kadar tıp biliminde ilerlemelerin gerçekleştirilmesidir. ... Descartes'ın vurgusuna göre, bizim için bir fikrin doğruluğundan şüphe etmek mümkünse, bu fikri tamamen reddetmemiz gerekir. Çünkü sağlam bilgi öylesine açık ilkelere dayanır ki, bunların gerçekliğinden nasıl kuşkulanacağımızı hayal bile edemeyiz. ... Descartes her fikirden şüphe ederek başlarken, Sokrates her fikri sorgulayarak başlamaktadır. Bu iki faaliyet aynı şey değildir. Çünkü Descartes'ın aksine Sokrates, nedenlerle desteklenmiş yaygın kanaatlerin incelenebileceğini ve ikna derecelerine göre değerlendirilebilece­ğini belirtmiştir. ... Sokratesçi bilginin tersine Kartezyen bilgi, insani değildir. Çünkü, tüm kişisel özelliklerden, Tanrı benzeri, bir soyutlarımayı öngörür. Kartezyen anlayışta bilen öznenin, kültür, eğitim, dil gibi etkenlerden gelen yatkınlıklardan hiçbirine sahip olmaması gerekir. İnsan rasyonalitesinin, bizler toplum tarafından şekillendirildikçe, yavaşça çocukluk dönemimiz boyunca oluştuğu doğru değil midir? Sonuçta rasyonalitemiz, sosyal bir üründür. Dil ve mantık kuralları gibi akıl araçları bize, toplumumuz tarafından verilir. Yetişkirıler olarak düşünürken, kültürel geleneğimizi yansıtan öncüllerle başlarız. Şüphesiz bizler, yetişkin olarak, geleneksel düşünce yöntemlerini sorgulayıp gözden geçirebiliriz. ... Kartezyen rasyonalizm, sadece bilen öznenin kişisel özelliklerini göz ardı etmekle kalmaz, aynı zamanda bilinen nesnenin anzl doğasını da görmezden gelir. ... Kartezyen felsefede aşikar olan fikir, zamansız ve sabittir. Oysa gerçeklik, tarihsel ve değişebilir niteliktedir. Şüphesiz gerçekliğin belli başlı soyut nitelikleri, ebedi ve değişmez olabilir: örneğin matematiksel nesneler, doğada bazı tekrarları ve soyut tarzları yansıtır. Ancak Descartes'ın yaptığı gibi tüm bilgilerin matematik usullerine uygun olmasını beklemek, somutluk ve arıziliği çerçevesinde gerçekliğe rasyonel erişimimizi yalanlamak demektir. ... Descartes mutlak kesinliği elde etmek için, karmaşık şeyleri derhal anlaşılabilecek kadar küçük parçalara ayırmak zorundadır ve şeyler doğal olarak onun çözümlemesine uyumlu olmadığı taktirde, onları uyumlularmış gibi görmek zorundadır. ... Ayrıca, Descartes'ın iddialarının, içinde bulunduğu kültürün ürünleri olduğunu da gösterebiliriz. Bu durum Descartes'ın, 'hakiki bilgi gayri şahsi olmalıdır; düşüncesinin yanlış olduğu iddiasını doğrular. "Düşünüyorum. O halde varım'; Augustine'den mülhem bir akıl yürütme tarzıdır.Descartes bu görüşünü, Hıristiyan geleneğinden çıkarmıştır. Daha genelde Descartes'ın kişisel kimliğe ilgisi, "Ben" ya da "benlik" arayışı, Hıristiyan "ruh" öğretisini ve Hıristiyarılığın irade veya kişilik üzerindeki yoğunlaşmasını yansıtır. ... Descartes'ın insan aklını geleneksel entelektüel otorite kaynaklarından kurtarması, her bir kişinin bağımsız olarak düşünmeye teşvik edildiği özgür topluma bir katkı olarak görülebilir. Ancak bir başka açıdan ise, Kartezyen yöntemin kısıtlamaları altında, ahlaki ve siyasal yargıların rasyonelitesi ya çarpıtılacak ya da yok edilecektir. Her iki durumda da sonuç zorbalıktır. ... Kartezyen yöntemin gerektirdiği tamlık ve kesinlik nitelikleriyle, ahlaki sorulara cevap verebilmemiz pek mümkün değildir. Bu nedenle, Kartezyen rasyonalite tanımlamasını kabul edersek, ahlakın rasyonel olarak haklılaştırılamayacağını ve nihayetinde de keyfı tercihler meselesine dönüşece­ği sonucunu zorunlu olarak çıkarırız. Ama ahlaki yargılar irrasyonel tercihlere dayanırsa, o zaman siyasal yaşamdaki ahlaki uyuşmazlıklar salt iradelerin rekabetine dönüşür. Bu mücadelede de kazananlar, kendi bencil arzularını kaybedenlere dayatırlar. Sonuçta ister açık ister örtülü olsun, tüm siyasal yönetimler zorbalığa dönüşür. Bu tarz bir akıl yürütme bizi, hem Kartezyen rasyonalizmin siyasal uygulamalarına yönelik bir eleştiriye, hem de modem siyasetin en ciddi meselelerinden birine ulaştırır. Genelde bilimi, en dar anlamıyla tüm hakiki bilgilerin standardı olarak kabul ederiz. Ancak ahlaki muhakememiz bilimsel olmadığından, bu muhakemenin rasyonelitesini reddetme eğilimi gösteririz. Bu da bizi, siyasal yaşama rehberlik edecek rasyonel nitelikte ahlak standartların olmadığı düşüncesine götürür. Böylece temel siyasal tercihlerimizin irrasyonel birtakım güçler tarafından belirlenmesine göz yumma riskine gireriz. ... Eğer rasyonel olarak keşfedilebi￾lir nitelikte ahlaki ilkeler yoksa, eğer bir kişinin ahlaki fikirleri bir başkasının ki kadar iyiyse, o zaman güçlünün tercihlerini zayıflara dayatmadahoa görüsüz davranışlarını ahlaki olarak sınırlayacak bir şeyin olmadığı sonucuna kolayca ulaşmaz mıyız? ... Descartes bize, bilimin doğayı nasıl fethedeceğimizi göstereceğini taahhüt etmişti. Oysa günümüzde görünen odur ki, bilim sadece bazı insanlara, doğayı fethetme gücünü vermektedir. Ancak bunu öyle bir şekilde yapar ki, doğayı fetheden bu bazı insanlara diğerleri üzerinde hüküm sürme kapısını da açar. ... Bu yüzden, bilimsel teknolojinin pratik nimetlerinden faydalanmak için, bilim seçkinlerinin yönetimine itirazsız boyun eğmek gibi bir tehlike söz konusudur. ... Kartezyen rasyonalitenin aşırı şekilciliği, onu hem çok güçlü kılmakta, hem de insansızlaş­tırmakta, insani özelliklerinden koparmaktadır. Rasyonaliteyi, mantığın salt biçimsel işlemlerinin yürütülmesiyle sınırlandırırsak, o zaman, böylesi bir işte, makinelerin kapasitelerinin bizden çok daha iyi olduğunu keşfetmemizin bizi sarsması gerekir. Çünkü akılda üstün olanın, bizim yerimizi aldığını iyi biliriz. ... Siyasal muhakemeyi dikkate aldığımızda da, Kartezyen bilimin saf teknik rasyonelitesinin yurttaşlann basiretli yargılarının yerini nasıl alacağını hayil etmek oldukça zordur. Ancak Descartes tarafından savunulan bu yeni bilimsel akıl yürütme biçiminin, siyasal kollarına daha derinlemesine bakmamız gerekir. Bu bölümde, bilimin siyasal sonuçları üzerinde yüzeysel olarak durduk. [Okur notları: Kartezyen Felsefe Yöntemi nedir? Kartezyen felsefe bir yöntem olarak aslında oldukça basit bir işleyişe sahiptir. Şöyle ki özünde şu anlama dayalıdır: “En küçük bir doğru olmama ihtimali taşıyan hiçbir şeyi doğru olarak kabul etmeyin.” Peki bu kabul etmeyiş nasıl gerçekleşecektir? Şimdi lütfen bir çuval elmayı düşünün. Çuvalın içinde çürük elmalar da olduğunu biliyorsunuz; ama hangi elmaların çürük olduğundan tam olarak emin değilsiniz. Sizin buradaki amacınız, çuvalda hiç çürük elma kalmamasını sağlamaktır. Çuvalın içinde hiç çürük elma kalmadığından, sadece taze elmalar bulunduğundan emin olabilmek için ne yapardınız? Sanırım çuvaldaki tüm elmaları geniş bir alanda yere döker, onları teker teker kontrol edersiniz ve sadece sağlam olduğundan emin olduklarınızı çuvala geri atarsınız. Bunu yaparken içleri biraz çürükmüş gibi görünen birkaç sağlam elmayı da çöpe atabilme ihtimaliniz her zaman vardır; ama yine de sonuçta çuvalınızda sağlam elmalar olduğundan emin olursunuz. İşte Descartes’ın uyguladığı şüphecilik yöntemi (kartezyen şüphecilik) aşağı yukarı böyle bir şeydir. Aklınıza sizi şüpheye düşüren bir düşünce geldiyse mutlaka onu sınamalı, onun yanlış ya da yanıltıcı olmadığından kesinlikle eminseniz onu kabul etmelisiniz. Aklınızda en küçük bir şüphe bile kaldıysa, o düşünceyi inkâr etmelisiniz.]
·
240 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.