70-80’leri görüp de Karaoğlan’ı bilmeyen yoktur. Altay dağlarının, Orta Asya bozkırlarının yani Türk yurtlarının yiğitlik, mertlik, güzellik ve iyi insanlık taşıyan yakışıklı, ele-avuca sığmaz, ilkeleri için her türlü tehlikeyi göze Karaoğlanın maceralarını okumayan bulunmaz. Suat Yalaz, 1960 yılında başlattığı ve konusunu da kendisinin yazdığı Karaoğlan çizgiroman serisi ile yetinmeyip, senaryosunu kendisinin yazdığı yönetmenliğini ve yapımcılığını da kendisinin üstlendiği, Karaoğlan filmlerini de çekti. Çocukken, ben Karaoğlan’ın siyah-beyaz çizimlerinden ziyade Rekli olarak okuduğum Tarkan çizgiromanlarındaki çizimler ilgimi çekerdi. Ancak Suat Yalaz’ın öykülerine ve oradaki konuşmalarına bayılırdım. Lal Kitap Suat Yalaz’ın yazdığı ve çizdiği Karaoğlan çizgiromanlarını yeniden yayımladı. Bu sayede bu hikayeleri yeniden okuma fırsatını yakaladık. Bu sayıda "Delice'nin Dört Kızı" (Milliyet gazetesinde yayınlandığı zamanki adıyla: Bir Yudum Su İçin) öyküsü yayınlanmış. Ancak öykü bu sayıda 98 sayfada bitmiyor sonu gelecek sayıya kalıyor. Karaoğlan ve Baybora Horasan yakınlarında bir kervan işi alıp yola koyulur. Kervan Delice Bey'in topraklarına girdiği sırada, onun adamlarından kaçan birkaç köylü kervana sığınır. Köylülerin peşindekiler, sığınanları isteyince karşılarında Karaoğlan ve Baybora'yı bulur. Saldırganlar daha kalabalık olarak geri döndüğünde, Karaoğlan bu kez adamların başında kadim dostu Balaban'ı görür ve kucaklaşırlar. Köylüleri dinleyen Karaoğlan toprakların sahibi Delice Bey'in köylülerin tarlasına giden suyu, set yaparak durdurduğunu, köylülerin de arada bir baskın yaparak seti yıktıklarını öğrenir.

Karaoğlan 01Suat Yalaz · Lal Kitap Yayınları · 20029 okunma

·

57 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

engin divir