Gönderi

merhaba sayın dinleyenler.. an itibariyle bugün dokuzuncu ayın onikisi duvar saatlerimiz gece yarısını gösteriyor. yine derimize nüfuz eden yalnızlıklarımızı, umutsuzluklarımızı, kederlerimizi, mağlubiyetlerimizi kuşanma saatleri. saat gece yarısı, üfleyerek geçirmeye çalıştığımız yaralarımızı yavaş yavaş çıkarıyoruz heybeleremizden. aramızdaki mutluları ayıklayalım lütfen, bazen araya sıvışanlar oluyor, görüyoruz. bizi zor kullanmak durumunda bırakmayın. bu akşamki yayınımız; kaçırdığımız otobüslere, gidemediğimiz şehirlere, özleyip de göremediğimiz gözlere, yatırılamadan tutan kuponlara, yarışı sonuncu bitiren atlara, genç yaşında çaprazlarını koparıp futbolu bırakmak zorunda kalan umut vaad edici yeteneklere, sevdiğini alamayan bütün müezzinlere, en az bir gecesini bir sokak bankında geçirmiş olanlara, alkolü fazla kaçıranlara, alkolü fazla kaçırıp telefona sarılanlara, alkolü fazla kaçırdığı gecelerde bile arayacak kimseyi bulamayanlara, küme düşen takımlara, deplasmana gidip de tribüne giremeyen taraftarlara, iktidar olamayan partilere, cebinde parası olmadığı için o yolu yürümek zorunda kalanlara, nargile/sigara dumanına anlam biçenlere, koltukta uyuya kalanlara, kapı açık tuvalete girenlere, kapıyı kendi anahtarıyla açanlara, kahvaltı sofrasına tek bardak koyanlara, sıkıntıdan flash tv izleyenlere, arkadaş düğünlerine davetli olanlara, halay çekmeyi bilmeyenlere, o önemli konuşmayı yaparken şarjı bitenlere, aynada gördüğü silüetle muhabbet edenlere, ezberinde en az üç şiir bulunanlara, Neşet Ertaş severlere, edebiyattan başka tutunacak dalı olmayanlara, simite alerjisi olan martılara, tuttuğu takım fark yedikten sonraki gün formasını sırtına geçirip gezenlere, yırtılıp atılan şiirlere, söylenemeyen seni seviyorumlara, söylenebilip de karşılık alınamayan seni seviyorumlara, karşılık alınıp da sonu getirilemeyen aşklara, yağmurda şemsiye açmayanlara, şarabı şişesinden içenlere, çiçek açtıktan sonra tipiye maruz kalan kiraz ağaçlarına, ankara da dayısı olmayanlara, yazmak için geceyi bekleyenlere, yalnızlığı belli olmasın diye bütün cümlelerinde ben yerine biz kullanan yazarlara, kısacası bütün insan olanlara, olabilenlere, olmaya çalışanlara ve bu yazıyı sonuna kadar okuma tahammülü gösteren bütün tutunamayan dostlarımıza gelsin. safları sıkıştıralım arkadaşlar. her ne kadar bizim mücadelemizin bir adı olmasa da, artık birbirimizden başka bir kurtuluşumuz olmadığının da bilincine varmamız gerekiyor. dünyayı muhabbet güzelleştirecek, diyordu ya bir abimiz, evet, dünyayı muhabbet güzelleştirecek. dünyayı sokak köpekleriyle selamlaşan o güzel insanların samimiyeti kurtaracak. lütfen bireysel düşüşleri bırakıp, usul usul birbirimize tutunalım. belki dünyayı kurtaramayız ama en azından buraları daha yaşanılır bir hale getiririz. oğlum n'olur üzülmeyin lan!
66 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.