Gönderi

192 syf.
8/10 puan verdi
Karakterlerin sembolleri çözme becerisi bence biraz zorlama olsada, akıcı, keyifli, bilgilendirici bir kitap. Bir ara Dark dizisine bağlayacak sandım. Edebiyatı yeterli. Bence okumaya değer. Alıntılar; “Neresinden tutsan elinde kalırdı bazı şeyler. Öngörülebilen tüm seçenekler aynı sonucun farklı tezahürlerine dönüşür, içine sıkışılan kısırdöngü her yeni güne farklı bir uzvunu kaybettirirdi insana. Uzuvlar yeniden oluşur ama istek ve arzu aynı ritimle devam etmezdi yolcusunun yanında. İçte başlayan her durum kişinin geneline sirayet eder ve tüm çürümeler içten dışa doğru kendini belli ederdi. Korkunun biçim verdiği organik olmayan hayatlarda yapılan en büyük hatalar da yine korku müsebbibiyle gelişirdi. Yalnız kalmamak adına bağlılıklar bağımlılığa dönüşür, yalnızlık korkusuyla tutunulan bedenlerde sevgi, renklilerle yıkanmış beyaz bir çamaşır gibi koyulaşır ve korkunun rengine bürünürdü. Duyguları birbirinden ayırmak da imkânsız hale gelmişti. Menfaat, korku, sevgi, aşk ve birbirinin zıddı olan kavramlar, boşluğu benimsemiş ruhlarda hep aynı köşeye oturtulurdu. Kişi kendisine ayna olabilse, bu rutin tezatlıkta normali bulmaz, anlatılanlarla yetinmez, kargaşayı sindirmenin ve boşluğu kabullenmenin; tüketmekle eşdeğer olduğunu anlardı. Dış dünyada tüketilen her şey içdünyayı da yiyip bitirirdi. Kişi kendisinin aynası olabilmeliydi ancak öğütülüp belli bir şekle girdikten sonra özgür olduğuna inandırılan hiç kimse kendi bilincine çarpmayı kabullenemezdi.” “Her kaybedişten bir arayış doğmaz ama her buluş başka bir yokluğun habercisidir. İnsan çoğu zaman dünyanın hâkimi, bazen de küçük bir anın esiridir.” silik olan her öğrenci hedef tutulmaya değer görülmezdi. Sekiz yaşında keşfettiği savunma yöntemi pek çok yetişkinin bilinçsizce kabul ettiği ve geç keşfettiği bir şeydi. Hormonların bedeni ele geçirdiği ortaokul yıllarına kadar çocuklar her nizami sıralamada ön taraflarda olmak ister, yaşıtlarına göre uzun olduğu için arka sıralara oturtulanlar bile ilgisiz kaldığını hissederdi. Tek bir canlıya bile olsa gerçekten aşk besleyememiş insan ne için yaşardı ki? Aşk tek bir yerde başlar, evrenin geneline sirayet ederdi ve aşk bambaşkaydı. “Hıyarların, hamhalat heriflerin işi değildi. Aşk eşittir sevgili değil, iki kişilik de değil, çok kişilikti. Bütün dünyayı düşman belleyip Leyla’yı sevmek değil, Leyla’da bütün insanlığı sevmekti.”(Prof. Dr. Ahmet İnam-Türk felsefeci, eğitimci, akademisyen. ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı’dır.) Çünkü parmak izini oluşturan kıvrımlar, anne karnında maruz kalınan rahim içi basınca ve bebeğin içinde yüzdüğü kesedeki sıvıyla temasa bağlı olarak şekillenirdi. Bir insanın parmak, avuç, ayak gibi bölgelerdeki kendine has çizgilenmeleri, hamileliğin beşinci ayından itibaren tamamlanmış olurdu. Ancak elimizdeki imkânlarla tek yumurta ikizi DNA’ları arasındaki farkı anlamamız mümkün değil. Çift iplikli sarmal olan DNA tek iplik olacak şekilde çözülür ve karşılaştırma yapılan insanla belli bölgelerde uyum beklenir. Tek yumurta ikizlerinde uyum çok fazladır ve çok fazla alanda tam bir çalışma gerekir. Zaman sabit değildi. Sabit olan tek şey ışıktı ve ulaşılabilecek en yüksek hız da yine ışığa aitti. En ilginci de; bir cisim ışık hızına ulaştığında zaman onun için duracaktı. – Yani zamanda yolculuk mümkün? – Karadelik gibi süper kütleli ve süper güce sahip cisimler çevrelerindeki uzayı ve zamanı bükebilirler. Zaman sabit düz bir çizgi değil, eğilip bükülebilen ve ışık hızına ulaşan biri için anlamını yitiren bir olgudur. Yani bir insan karadeliğe ne kadar yaklaşırsa, hissettiği zaman da o ölçüde yavaşlayacaktır. – Karadelik nedir? – Karadelik, bir yıldızın ölmesiyle oluşan herhangi bir biçimi olmayan gökcismidir. Olağanüstü çekim gücü sayesinde çekim alanına giren her şeyi kendisine doğru çeker. – Peki karadeliğe düşen bir insana ne olur? – Buharlaşıp enerjiye dönüşebilir. Paralel bir evrene geçebilir ya da zamanın başlangıcına uyanabilir. Olasılıklar ve belirsizlikler fiziğidir kuantum. Ve onun sayesinde her şeyin bilim tarafından bilinemeyeceğini, sabit ve basit görünen evrenin aslında hiç de öyle olmadığını anladık. Kuantum dünyasında tam doğru ya da tam yanlış yoktur. Kuantumu oluşturan bu belirsizliktir ancak deneyimlediğimiz dünyadaki düzeni sağlayan da bu belirsizlik prensibidir. – Bir bilgi zaman almadan evrenin diğer ucuna iletilebilir. Burada olan bir değişiklik evrenin diğer ucunda kendini doğrudan gösterebilir. Buna dolanıklık kuramı 8 diyoruz. – Mesafeler zamanı etkiler. Şöyle açıklayayım. Eğer 65 milyon ışık yılı uzaklıkta bizim Güneş Sistemi’mizi keşfetmiş ve gözlemleyebilen bir zekâ türü varsa, onlar da dinozorların yaşadığı bir dünyaya bakıyorlar. – Yani geçmişi görüyorlar. – Geçmiş, şu an ve gelecek aynı anda vardır. Mühendislik ancak biri bin yapabilirken, sıfırı bir yapmak ise temel bilimlerin özellikle de fizikçilerin işiydi.(Prof. Gökhan Ünel-CERN bünyesinde çalışan Türk bilim adamı) Herhangi bir konuyla ilgili seçim yaptığımızda, biz fark etmesek de beynimiz kararı 2 ila 7 saniye önce veriyor. Mesela dünyadan güneşe bakan biri, güneşin sekiz dakika önceki halini görür. Bu ışığın dünyamıza ulaşması için gereken süredir. – Kullandığımız mekanik analog saatlerin icadı 1500’lü yıllara tekabül eder. Öncesinde zamanı bilmek isteyen insanlar daha ilkel yöntemlerle bunu hesaplıyordu. Ayrıca o zamanlar gelişmiş saatlere pek ihtiyaç yoktu. Tren gibi toplu taşıma araçları yüzünden evrensel bir saate ihtiyaç duyuldu, dedi ve kelimelerinin anlaşılır olduğuna emin olmak için tane tane konuşmaya özen gösterdi. – Ama El-Cezeri 15 farklıydı. 1200’lü yıllarda İslam dünyası şu an bilinen Avrupa biliminin çok önündeydi. Modern bilimi aydınlatan pek çok bilim insanı yetiştiren İslam topraklarının dünyaya en büyük armağanlarından biri de El-Cezeri’dir. Robot biliminin kurucusu, mühendisliğin temellerini atan ve geometriyi teorikle birleştiren büyük âlim. Ebû’l İz İsmail İbni Rezzaz El-Cezeri, İslam’ın Altın Çağı’nda çalışmalar yapan Müslüman Arap bilim insanı ve mühendis. Sibernetiğin ilk adımlarını attığı ve ilk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilen Ebû’l İz El-Cezeri’nin Leonardo da Vinci’ye ilham kaynağı olduğu düşünülür. Tesla’nın zamanda yolculuğu bulduğunu söyleyerek öldüğünü hatırladı. İnsanlar pek farkında olmasa da bu artık mümkün olmaya başlamıştı. Dünyaca ünlü dergi kapaklarıyla dünyanın gelecek yılına dair verilen mesajlar, birtakım filmlere gizlenmiş işaretler ve öngörü yeteneğini çözemediğimiz para babası aileler... Gücü elinde tutmak isteyen bunu sadece kendine gizler ve icat sahibine zarar vererek yok ederdi. Şimdi değilse bile bir gün, hava durumu tahmini gibi gelecek tahmini yapılacağını biliyordu ancak insanoğlu bir şeyleri çözdükçe daha büyük bir bilinmeze saplanacaktı. Bilmek üst aklın varlığını da zamanla kabullenmek demekti. Onun müsaade ettiği kadar sınırları zorlayacaktık. İlahi bir güç, doğa, karma, yaratıcı ya da kutsal sayılan başka bir kavram...
Fil Saati
Fil SaatiTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20201,754 okunma
·
234 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.