Gönderi

Viraha
Kumsalda dolandık Martılar, şezlonglar yaz havası derken... Ayağımızın üstünde sefere çıktı karıncalar Gözler güneşle savaşadursun hep izledim Bu güzellik sadece benim için yaratılmıştı O tarif edilemez duygulara kapıldım İşte oradaydım sola doğru giderken göğüs boşluğunda ki müstakil evim... Kumsalda dolandık Yeri gelir sine de uyurum, uyanamam Kalkar giderim gözlerin derinlerine Biz o kavuşmaların ne derdini çektik Ve yanaklardan akan gözyaşları şaraptı tamamışım gibi Doyamamalar ta ki yırtılana kadar Demlenen çaya da dem verir... Bardakta dudak izi var şimdi keyfi yerindedir Ocakta Hengel pişirir ağzında dualar Sofra kurulduğunda ağzında türkü tutturur bu ne güzel havalar... Çok şirindi parmaklar şimdi iştah kabartır Öyle güzel güldü gözler şimdi dudaklar söylenir Tatlı tatlı kulaklarımız çınlar kim ki bizi kıskanan? Benim kalbimde bir yurdu kim bilir? Akşam saatleri meşhur buraların Cırcır böceklerinin ne ilişkilerine şahit olduk Hanım durdu, kıskandı, kızardı yanakları Elimizden gelse bütün gün birbirimizi ruhevi dünyaya havale izleyecek gibi Bu havalar, edalar, nazlar işte hayatın anlamı bu Ölüm varsa ucunda kalk beraber gidelim Kalbimde ki kıyameti kim bilebilir? Ne bileyim ben kendimi kaybetmişim Bulursanız haber verinde bende geleyim Hanımı da güzel severim ömrün yollarında Seslen hele gelsin bu gönül bende de dursun Şimdi kapat gözlerini ve hayal et Ruh bende de olmazsa amacı ne olur ki? Ben sende bitmezsem... Benim bu bağrım uyuşur Sinemde güller açılır Gözlerim aranıp durur Söylendim şairin havasından, niyazından Bağırarak söylüyorum ki "ben sevdalıyım" Sevda ülkesinin nazlı gelinine, iki çocuğumun anasına Bu diyar öyle bir yerdir ki hiç bir yiğit dayanmadı Solumda "kalp" diye taşıdığım kırmızı melek Eline sivri oku almış meydan okuyor Hiç bir âşk kitabında görmedim bunu Kalemde böyle hiddetli yazar Yazar usul usul şehrin sokakların da yürürken Apartman camlarına bakıp hep aranırken Ağlamaklıydım ve artık pes etmiştim çünkü gözlerim yoruldu... Benim bağrım yanıyor sanki yeni yaşamışım gibi Daha kaç sene geçmiş üzerinden ki... Saymadım, saymaya da üşendim itiraf edeyim O gezdiğim sahillerde dalgalarda hüzünlü Bir kez daha çay demliyorum mazhar bir adam havasıyla Saçım, sakalım karışmış görse üzülür hâlime Şey şunu da anlatmak istemem... Benim bal dudaklı sevdalım Bu yollar senin gözlerinde ki gibi değildi Daha seneler geçmemişti bu eğlencelerin sebebi ne? Herkes bana göre davranamaz Söyleyin sussunlar gönlümün matem yerinde Fenâfillah müdüriyetinden sayın bendeniz Halat sertliğiyle benim yarın ve bugünüm... Çocukları bugün okuldan alacaktım Dışarı da annemler bana sarıldılar salya sümük Babam sigara içmezdi ki ne oldu? Beynimin dalgaları denizleri kuruttu Zaman öyle akıp gitti damla damla Leyla varıp gitti çölde bir vahaya Mecnundan giden bir daha gelmez... Kahvaltı da yenilir bal dudaklar şerbetle sırnaşır Güvercinler uçmadı boğazımdaki bir, iki lokmayla Komşular bana niye hâl hatır sorar ki? Hep heveslendim, hep niyetlendim Kurşuni deldi gönlümü şehirler, ülkeler Kaçıp kurtulamadığım kaçamamaklar Yok susmayacağım olmaz... Pazartesiyi salıya bağlayan gece Başını bilmem sonu saat 5'e geliyordu Yok yok bende gördüğünüz gözyaşı değil Dokunursan haykırırım Hastanelerde niye insanlar yok? Bu bir çeşit mutlulukta sonu felâket Daha güvercinler de uçmuyor... Biri bana benziyor ikisi anasının endamında Kadir ve Kısmet iki kardeşmiş Anneleri mavi melek ama korkar yukarı da Bensiz olamaz düşer tepe taklak kalbimden aşağı Bir hayalimiz vardı tozlanmasın diye rafa kaldırdık Ümit çıkmazında duvarlara tırmandım Duvarın ardında mutlu insanlar vardı Gün gelir başka diyarlar görülür Sidikli Naciye diye birinin kızı varmış İki çocuklu adama kim varacaksa "arkadaş olur" diyorlar Hadi kalkıp gelip varırsa kim sevebilir? Artık o denizlerde dalgalarda kalmadı Sevda diye yoluk yoluk ettiği çiçekler Hadi vebali benim üzerime olsun. Bu dünyayı satıyorum artık Kadir ve Kısmet'in harçlığı çıksın Bu sokaklar, mahalleler artık benim kölem olacak Tanışalım ben pek muhterem meyus kişi Kaybım büyük kazancım çelme takar Bir Eylül ayına yine dertli uyandım Annem, babam dışarı da feryat figan Çocukları okuldan almaya gidecektim zalim hayat çabuk aldı... Eylül ayından söyledikleri bir günde Bununda kuvveti yerinde Ekim ayına geldi zaman Ne çocuk var ne hanım Artık hayatta kapıyı çarpıp gider Sende ağlama dostum yakışmaz kıyafetinin üstüne Ne o emzik bekleyen çocuk gibi Haddizatında neşeliydik o günler Kabul etmek doğru olursa gönlüm şu sıralar Çok düşündüm ve emin oldum ki Bir âşkın meyvesi vardı ortada Ammavelâkin insan beşerse her yol kasradır Kadın erkeğin berrak ırmağı Zatı muhterem ben bir aptalım evet kabul ediyorum... Haddizatında mutluyduk o günler Gelenler gidenleri aratsın diye biz zorladık O benim güzelim kahrımdan usandı Artık son olsun olabilirse Kalksın yeni hayatlar beni de bulsun gelirse Büyük bir tiyatro dönüyor Susuyoruz "hayat" konuşuyoruz "tecrübe" oluyor Heyhat mübrem bu yol Geri dönmeyeceğim Artık tek sermaye bu beden Birde kabullenmediğim pişmanlıklar Söyleyemediğim yalvarışlar Filhakîka gurur meselesi ettim geç olsa da Yeniden bir başlangıç "Diğerkâm Apartmanında" Yeniden dolandım o sahilleri tek başıma Bakakaldım güneşe ama arandım Kadir ve Kısmet'in kabri başındayım Yok yok ağlamıyorum kendimi tutmak işime geliyor Ben o ölümü yeniden dolandım Sevgili eşim, şekerpare evlâtlarım Hoşbuldum, sefalar getirdim... - Diğerkâm Apartmanı sakinlerinden 40lı yaşlardaki şizofren hastası K. Sametoğlu yatak odasında ölü bulundu... Aykut Barış Çelik
276 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.