ROJ BAŞ
Roj baş
Ağır yenilgilerin şahidi yetim şehir
Öğlen vakti kuşlar kuytudayken
Islatıyor insanı çiseleyen yağmurun nazı
İşte geldim
Sağır balıkların yüzdüğü koca nehir.
Mendiller getirdim kenarı işli
Mendiller ki gökkuşağı nakışlı
Al elimden şenlensin govend
Çeşme yolunda kırılan
Bir testi sudur hayat Dicle'de
Kan revan Kızıl Nehir
Çöker hüzünlü insanların üstüne gece.
Roj baş Hasankeyf
Çeyizsiz çıplak kız
Verir misin koynunda yatanı
Yaralı Keldani çıkar mı mağarasından
Sağalır mı yarası Nasturi'lerin
İner mi gökten İsa'mız
Gelir mi asırlar süren talanın sonu
Durur mu binlerce yıldır akan kan
Tekrar yere atar mı asasını Musa'mız.
Roj baş
Mezopotamya'da sır dolu hayat
Savaşlardan ve insanlardan arta kalan Hasuni
İnsanın kılavuzu şeytan olunca
Altı olur İslam’ın şartı
İnancın aklı karışır
İçi dolu başaklar kaldırır yerden başını
Şeyh'in yakasına yapışır.
Roj baş
Kin ve nefretle karılmış ulu diyar
Karacadağ’dan kan damlıyor vampirin bardağına
Her sabah ve her akşam yüzüm güneşe dönük
Telli Turna, Allı Turna
Arzu, umut, hayal kırıklığı ve şahitlik
Melek ve Tavus
Irmakların haykırdığı var oluşun hüzünlü sesi
Varlığı inkâr gelinemez ki gülün
Reyhan dalında ağıdı sulanan
Tek gerçek ve tek hakikat
Asırlarca acı ve ölüm.
Roj baş Kekê
Roj baş kardeşimiz keder
Roj baş çocukların şairi Ehmedê Xani
Şiirdeki yılan ne zaman balık olur
Ne zaman gelin olur Fırat adlı kız kardeş
Roj baş Bêrîvan
Çiğdeme türkü yakan serçe kuşu
Susar mı tavus kuşunun ağıdı
Gün gelir mutluluğa akar mı Dicle
Söner mi ocak yakan kör kandil
Dolar mı avucuna sevincin gözyaşı
Ben gelince veya ben gidince.
Ahmet Tahsin