Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

579 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Yaşa Fakiiir!
Kavacık Köyünün Öğretmeni, Fakir Baykurt'un özyaşam öyküsünün üçüncü kitabı. Bu kitapta Fakir Baykurt, Köy Enstitülü Delikanlı'da pek çok sakıncıdan kurtulup gelen; diplomasını aslanların, kaplanların ağzından alan Tahir'in 1948'de Kavacık'ta başlayan öğretmenlik yıllarını anlatıyor. « Bir ışık, yüce dağ başında. Işıtmaya çalışıyor köyünü, çocuklarını ama devlet tüfeğini omuzlamış, zağarlarını salmış, düşmüş peşine, avlayacak. Bir yandan da diyor haydi çalış! Haydi çalış bakalım Fakir Baykurt!» ( s.180) 1948’de Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Burdur’un Kavacık ve Dereköy köylerinde öğretmenlik yapan Baykurt, sadece öğrencilere öğretmenlik yapmakla kalmaz, enstitüde aldığı bilinci, eyleme dönüştürmeye çalışır. Köyde yaptığı değişikliklerle köyü - köylüyü kalkındırmak ister. Köylülerin sorunlarını dinleyip notlar alırken bir yandan da onların düşüncelerini ve dillerini öğrenmeye çalışır. Ancak daha önce serinin ikinci kitabı Köy Enstitülü Delikanlı'nın arka planında öğrendiğimiz siyasi iktidarda yaşananların etkisi Baykurt'un öğretmenlik yıllarında sürer. Baykurt'un kendisi gibi diğer köy enstitüsü çıkışlı öğretmenlerin bu kalkındırma, geliştirme çabaları engellenir, üzerlerindeki baskı artarak devam eder. Başta köy beyleri olmak üzere birçok kişi enstitü düşmanı olmuştur. Okumakla, köy öğretmeni çıkmakla, kız - erkek köy çocuklarını okutmak için seferber olmakla köy beylerinin rahatını bozmuşlardır bir bakıma. Fakir Baykurt; Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirip Yüksek Köy Enstitüsüne gitmek ister, enstitüyü kapatırlar; Dereköy’den biraz toprak alıp ev yapmak, kavak dikmek ister yine kesilir yolu; Kavacık'ta ilk çocuğunun heyecanla beklerken hastaneye yetiştirememesi ve kötü koşullar nedeniyle eşini kaybedecektir az daha. Kendisi ateşli bir hastalığın pençesinden iki ameliyatla zor kurtulur. Tüm bu sıkıntılarla boğuşurken yapmak istediği -öncü işler girişimi- engellenir. Savcılık tarafından evine yapılan baskında henüz yayınlamadığı halde bir öyküsü yüzünden kovuşturma geçirir. Anasının deyimiyle Baykurt, artık damgalanmıştır. Nereye gitse ardından bir dosya kendisiyle beraber gelecektir. Yine de bunlara kahırlanıp kitaplarını, dergilerini okumaktan kalmayı, şiirlerini, yazılarını gevşetmeyi hiç düşünmez. Baykurt, Abdullah ağabeyinin nasihati üzerine Bizim Köy'ün yazarı Mahmut Makal ile yüksek öğrenim görmeye karar verir. Yazarın yüksek öğrenim almak istemesinin diğer bir amacı da köye hizmeti köy dışından sürdürme olanağı elde etmektir. Ankara’da Kavacık ve Dere Köy’lerinde beş yıl süren bir öğretmenlik döneminin ardından 1953 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’ ne girmeyi başarır. Bir yandan Mustafa Nihat Özon, Faik Reşit Unat, Sami Öngör, Kemal Demiray gibi tanınmış öğretmenlerden ders alırken diğer yandan Makal ile Ankara’nın önde gelen aydınlarını kapı kapı dolaşarak tanımaya başlarlar. Bu sayede iki yazarın da hem ufku genişler hem de tanınmış yazarları, gazete ve dergiler ile yayınevlerini tanıma fırsatı elde ederler. Bundan sonrası Baykurt için şiirden öyküye ve romana geçiş dönemi olacaktır. Büyük şehirde katıldığı sosyal ve kültürel etkinliklerden, ders aldığı öğretmenlerinden, tanıştığı aydınlar çevresinden, gezdiği yerlerde öğrendiklerinden aldığı notları, ilerde yazıları için kullanacak, "önce içinde bulunduğu toplumun eğitmeni olacak, sonra da bu toplumun sanatçısı olma yönünde adım adım ilerleyecektir." « Sıram gelince sahnenin önüne gittim. Torbanın ağzını araladılar. Kolumu soktum, aklım sıra en dipteki kâğıdı aldım. Açmadan görevliye uzattım. Acır gibi baktı yüzüme: - Kendiniz açsanıza! Niçin açmıyorsunuz? - Kalbim var! Bir zahmet siz açın! dedim. Açtılar: "Sivas Lisesi!" deyince bir alkış koptu. - Yaşa Fakiiir! » [Depolanma (atanma) s.560]
Kavacık Köyünün Öğretmeni
Kavacık Köyünün ÖğretmeniFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 201973 okunma
·
983 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.