Gönderi

Ağladım. Dünyanın kitaplarda okuduğum kadar adil, masallarda gösterildiği kadar masum ve filmlerde izlediğim kadar pembe olmadığını fark ettiğimde yalnızca 15 yaşımdaydım. Ben 15 yaşındaydım. Elif 12 yaşındaydı belki. Ahmet sadece 8’indeydi, Ve Nazlı belki de 18’indeydi Küçük bedenlerimize, minik kalplerimize karşın öyle bir ruhumuz vardı ki anne karnında oluşmuş ve her saniye büyüyen, gelişen vücudumuza sığmıyordu. Çok konuşmuyorduk biz, çok çaba sarf etmiyorduk hayatta kalmak için ya da her dakika büyük savaş veriyorduk hakkımızda “yaşıyor” denilmesi için. Küçüğüz daha. Belki tam anlamıyla yaşamaya başlamadık bile. Tepki vermiyoruz bu yüzden çok; fazla sakin, fazla sessiz, fazla durgunuz. Kalbimizin attığını söyleyebilmek için göğsümüzü dinlemekten çok bir kalp cerrahına ihtiyacımız var. Yorgunuz. Yalnızız. Korkuyoruz. Hayallerimizden asıldık… Öyle yorgunuz ki, sorsanız nefes alıyoruz elbet ama bugün mezarımızı kazmaya hazırız yarın ölmek için. Öyle yalnızız ki konuşmayı, kendi dilimizi unuttuk, düşünceler yetiyor sadece yeterince kalabalık olmaya, bizim yalnızlığımız bile çok kalabalık aslında. Ve öylesine bir korku dolaşıyor ki damarımızda… En çok kendimizden korkuyoruz biz. Diğerlerine verdiğimiz veya vereceğimiz zararlardan, işlediğimiz ya da işleyeceğimiz günahlardan. Bizim bile hatırlayamadığımız kâbuslar korkutuyor bizi. Uyuyamıyoruz Umutlarımızı saçlarımızdan koparıp, dipsiz bir uçuruma sarkıtıyorlar bulutlara bağlayarak. Atlasak değer mi düşmeye? Dibe çakılmak acı vermez artık, biz acının en saf halini saç diplerimizden ayak uçlarımıza kadar hissettik, zirvesini gördüğümüz dağ; dibini gördüğümüz kuyu korkutmaz artık buz tutmuş yüreklerimizi. En fazla paramparça oluruz, deriz. Daha önce yaşamadığımız şey değil. Atlasak, bizi elimizden tutup çekecek biri yok, paraşütümüz yok, kanatlarımız yok, hiç kimse yok. Bir keresinde uçmak istediğimizi söylediğimizde kopardılar bizim kanatlarımızı. Bu yaşta bu ne dert? dediler, baktılar ama görmediler. Anlat, dediler, duydular belki ama dinlemediler. Bizim uyuyamadığımız gecelerin sabahları hiç aydınlık olmadı. Biz öldük, onlar gömdüler.
Sayfa 389
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.