Kırık dökük içim,
Geçit vermiyor.
Yaradır bu ne biçim,
Derman yetmiyor.
Bir çare bul, Lokman hekim,
Sözüm geçmiyor.
Ruh benim, kalp benim,
Neden dinmiyor.
Mahşer mi burası,
Tam göğüs hizası.
Yakıyor, su bile
Fayda etmiyor.
Ne suçum varmış ki,
Daha ölmeden,
Bana cehennem azabın
Tatacaksın diyor.
Kurun dar ağacını,
Salındırın cismimi.
Nefessiz bıraktı,
Öylece baktı,
Benim ah etmeye bile
Gönlüm yetmiyor.
Sabah olmasın,
Selam okunsun.
Bu gece benimle
Vida dokusun.
Acep cansız ruhuma
Medet eder mi,
Ne sorum varıyor,
Ne cevap veriyor.
Ben köle olmadım,
Söz bazarında.
Susmadım, susamadım,
Haksızlar diyarında.
Dili lâl olsaydım,
İnleseydi sinim,
Söyledim, haykırdım,
Hiç anlamıyor.
Berdüştüm, derviştim,
Bu hayat yollarının
Sergerdanıydım.
Alev aldı umutlarım,
Kor oldu hayallerim,
Artık hiç bir şeye
Hevesim yetmiyor.
“ve kitabın sonu şöyle bitiyordu;
o ilk gördüğü, tanıdığı, güvendiği, sevdiği insan değildi artık.
seven yanılmış,
sevilen yabancılaşmıştı.”
- Nazım Hikmet Ran