Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Varoluşu Arayan Hakikat
Varoluşu Arayan Hakikat ❁ ❁ ❁ Toplumların bakış açısı, beslenme kalitesi, gündelik alışkanlıkları eko sosyal standartları toplumsal karakter ve algıyı oluşturarak toplumsal kimlik meydana getirir. Zaman içinde değişen şartlarla dostluk ve düşmanlık ilişkileri bu toplumsal kimlikleri uyum ya da çatışmaya itmektedir. Varoluş ile yokoluş çatışmasında seçeneklere götürmektedir. Sosyal Dünya, Asimilasyon ya da Eliminasyon, Sivil Akıl, Zihin Dünyası, Modernizm, Medeniyet, Sekülarizm ve İslâm dünyasındaki dönüşüm süreçleri gibi çalışma alanlarıyla Sosyolog Abdurrahman Arslan; Modern Dünyada Müslümanlar, Yeni Bir Anlam Arayışı, Sabra Davet Eden Hakikat, Nehri Geçerken, Kalbin Akletmesi ve Zaman Dışı Konuşmalar gibi kitapların yazarıdır. “Sabra Davet Eden Hakikat” kitabıyla kavramlar, sosyal politikalar, coğrafyalardaki değişim ve dönüşümler gibi genel konularla yedi yazı başlığıyla kitabını tamamlar. Abdurrahman Arslan, bir imtihan hâsılası olan İslâmcılık ile Asimilasyon/Eliminasyon olgularıyla 21. Asrın Müslümanlara Vaadi, ilk iki başlığı ele almaktadır. İslâm hakikatinin paradigmadan pratiklerinin toplamını kendi tarihsel tecrübesi içinde aranmalıdır. Tarihsel tecrübe içinde “Hakikatin” dil, anlam ve düşünce temel roller her zaman ve her yerde aynıdır. Arslan, İslâmcılık olgusunun tarihsel seyrini algı ile kültürel yönlerini ben ve öteki gözüyle açıklık getirmeye çalışmaktadır. Arslan, “İslâmcılık” kavramını bilişsel yapısını birkaç soruyla derin bir anlam kazandırmaya çalışır: - İslâm’dan uzaklaşmış insanlara İslâm’ı tekrar anlatarak onları Müslümanlaştırmak mıdır? - İslâm’ın – bizi batı gibi yapacak şeklinde – yeniden öğrenilmesiyle batı gibi güçlü olmayı aynı anlamda kabul eden bir düşünce midir? - İslâmcılık modern olana olana karşı çıkarken, Müslümanları farkına varmadan modern dünya alanında yarışa sokan, İslâm’ın yeni bir “yorumu”, anlaşılma tarzı ve yaşama şekli midir? Arslan, Müslüman dünyasının içinde geçmekte olduğu süreçlere bakarak; İslâmcılığın ortaya çıkaran tarihsel/toplumsal şartları, ontolojik – epistemolojik kabulleri gözden geçirmeye çalışmaktadır. Kitabın ilk başlığının konusu Müslüman’nın “İslâmî olanın” arayışı ne olduğu algısının ve sosyal sınırlarını ele alır. Kitabın ikinci başlığı sorgulayıcı bir tavır ile 21. Asrın Müslümanlarla olan münasebeti ne olduğu, nereye gittiğidir. Bu sorgulayıcı tavır; İslâm’ın küresel dünyadaki yeri, bunun yanında Batılı dünya görüşü ve hayat tarzını temsil eden moderniteyle uyum meselesidir. Bu uyumun mümkün olması hâli ile yapısal değişikliklerin kaçınılmaz olduğu durum söz konusudur. 21. asrın İslâmî entelektüel çabası akıl, bilgi, tabiat, insan, fıtrat, iktidar, toplum, hakikat, siyaset ve kültür üzerinde yeniden düşünmek zorundadır. Arslan, modernitenin uyum ve yapısına karşılık aktif İslâmî duruş ve dirilik sahibi olmasını gerektiğini vurgular. Arslan, “Ortadoğu” konusunu anlattığı başlığında; çağımızın Ortadoğu’da iki gücün varlığından söz eder. Biri, bu topraklara ait meşrutiyetin kadim sahibi olan Müslümanlardır. Diğeri ise bugünkü Ortadoğu’ya şeklini veren kolonyalist/küresel güçler olan Anglosaksonlardır. Müslümanlar için İslâm’ın “yurdu” olan Ortadoğu, Anglosaksonlar içinde 20. asrın başından itibaren inşa ederek ellerinde tuttukları dünya hegemonyasının “merkezini” temsil etmektedir. Arslan, bu durum karşısında Müslümanların 14 asırlık tarihi içinde kendi varoluşuyla tekrar dirilme ve şekillenmenin soruşturmasını yapmaktadır. Ortadoğu coğrafyasının hâkimiyet mücadelelerin yapısı ve sınırlarını bu başlıkta uzun uzun anlatılmaktadır. Günümüzdeki Ortadoğu hâkimiyetine sahip olan Anglosaksonlar; “hayat ve kültür” konusundaki değer ve alışkanlıkları din üzerinden hareketle algı değişimi ve yönlendirmesi yapmaya çalışmaktadırlar. Yeni bir hayat tarzını ikâmesini din algısıyla İslâm’ı kendi dini tecrübesinde yaşadığı gibi, Protestanlaştırmak hedefindedir. Arslan, bu durum Anglosaksonlar’ın İslâm'ın hayat tarzını kendilerine tehdit/muhalefet olarak görmekte ısrar ettiklerini, söyler. Kitap, son başlıklarını sosyal kavram, birey ve toplum ilişkisi, dünya düzenin sosyal boyutlarını özelden genele konuları sırasıyla işler. Modern batı düşüncesi hakkında Arslan, son üç asrın bakış açısını şöyle anlatır: 19. asrın sorunu; “insan hakları” idi, 20. asrın sorunu ise; “erkek karşıtlığı, kadın – erkek eşitliği” sorunuydu, 21. asır; “bireyin özgürlük arayışı” sorunu topluma sosyal bir dayatmadan ibaret kaldı. Abdurrahman Arslan, “Sabra Davet Eden Hakikat” müslüman duruşun maruz kaldığı modernist batı zihniyeti karşısında varoluş bilinç ve direncinin görünen görünmeyen yönlerini anlatmaktadır. Son üç asrın batı hegemonyasının hâkim olma hırsının sosyal yönlerini göstermeye çalışmaktadır. Tüm bunların kritiği yapılmaya çalışmasıyla batının karakteristik katmanlı yönleri kendini ele vermektedir. Kitabın Künyesi: Abdurrahman Arslan, Sabra Davet Eden Hakikat, Pınar Yayınları, 3. Baskı 2016, İstanbul. 352 sayfa. Yunus Özdemir
Sabra Davet Eden Hakikat
Sabra Davet Eden HakikatAbdurrahman Arslan · Pınar Yayıncılık · 201614 okunma
··
894 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.