Gönderi

64 syf.
10/10 puan verdi
Peki sizce ileride yok olacak meslekler neler?
Fark ettiniz mi bazı kadınlar, bilhassa ömrünü ev hanımlığına adamış olanlar, makinelerden ve makineleşmekten hoşlanmazlar. Mutfağa aldığınız en küçük bir alete bile karşı çıkarlar. Çünkü onların hayatları boyunca öğrendikleri tek şey ev işleridir. Gelişen teknoloji ve icat edilen makineler, bu kadınların yaptıkları işleri daha kısa sürede, daha az hatalı ve daha az emek harcayarak yapmaya başlayınca, bu kadınlar hayatlarını bir hiç uğruna harcamış gibi hissediyorlar ve makineleri hayatlarına dahil etmekte zorlanıyorlar. Örneğin hamur yoğurmak, hamur açmak, sarma sarmak vs. öğrenmesi zor ve meşakkatli işlerken ve ev hanımlarınca bir üstünlük göstergesiyken birkaç liraya alınan bir makinenin de aynı işi yapabileceği fikri hoşlarına gitmiyor ve kabul etmeyi reddediyorlar. Makineleşmek, ev hanımlığı gibi (bunu bir meslek olarak adlandırmak doğru mu bilmiyorum) çoğu meslek kolunun işini kolaylaştırırken çoğu meslek kolunu da ortadan kaldırdı ve kaldırmaya da devam ediyor. Gelişen teknolojiyle birlikte son bulan mesleklere dair bir araştırma yaparken “Gerçekten mi, böyle bir meslek mi varmış?” derken buldum kendimi sürekli. Ama sanırım o kadar eskilere gitmeye gerek yok çünkü günümüzde de birçok meslek kaybolmaya yüz tuttu. Örneğin bankacılık. Bütün işlerimizi telefon bankacılığı ve ATM’lerden halledebiliyorken banka çalışanlarının ömrünün çok da uzun olmadığını kestirmek zor değil. Ya da esnaflık. Artık tüm dünyanın daha çok tercih ettiği bir alışveriş türü var ki o da online alışveriş. Market malzemeleri, kıyafetler, çantalar, ayakkabılar ve kitaplar… Bunları satan insanlar da ileride işsiz kalacaklar arasında başı çekiyorlar. Hele ki büfeler… Bir otomat da pekala bir büfecinin yerini tutabilecekken bu mesleğin daha ne kadar devam edeceği meçhul… Kitabın bir bölümünde insanların makinelere savaş açtığından ve onlarla rekabet ettiğinden bahsediliyordu. Sanırım o insanlar bu insanlar… Makineleşme, yalnızca iş gücünün pahalı olduğu yerlerde popüler olabilir ve hayata geçirilebilir. Çalışan nüfusun fazla olduğu yerlerde, insanlar iş bulabilmek pahasına emeklerini satabildikleri kadar ucuza satarlar. Bu haksız rekabet ortamında hangi yönetici kendisine daha pahalıya patlayacak olan makineleri tercih eder ve işsizlik sorunun büyümesine katkıda bulunur? Hele de din adamları, devamlı, çok çalışmayı bir meziyetmiş gibi anlatıp dururken?.. Üniversitede harçlığımı çıkarmak adına günde 12 saat çalıştığım zamanlar geliyor aklıma... Sabah dokuzdan akşam dokuza kadar bütün günüm bir mağazada geçiyordu. İşten çıktığım zaman hiçbir şey yapmaya takatim kalmıyordu, yalnızca yatıp uyuyor ve ertesi gün tekrar çalışmak için güç topluyordum. Ben her ne kadar haftanın 2-3 günü orada çalışıyor olsam da, diğer tüm çalışanlar haftada bir gün tatil yapmak üzere tam zamanlı çalışıyorlardı. Altı gün boyunca o kadar yoruluyorlardı ki, tatil günlerini evde dinlenerek geçiriyorlardı. Düşünsenize, kazandıkları parayı bile harcayamıyorlardı. Çoğu ilkokul mezunu olan bu çalışanların tek hayali evlenmek ve kalan ömürlerinde çalışmamaktı… Martin Eden’ı okuyanlarınız hatırlar, bütün gün ütü yaptığı ağır bir işte çalışıyor ve para biriktiriyordu kitabın bir bölümünde. O üretken ve çalışkan adamın, o yerde çalışmaya başladıktan sonra hayat enerjisinin nasıl söndüğünü hatırlarsınız. Hayata dair hiçbir hevesi kalmamış, bütün üretkenliğini kaybetmişti Martin. Kitap yazmayı ve okumayı bırakmış, hiçbir hobisine ayıracak vakti ve takati kalmamıştı. İşte, günün yarısını çalışarak geçiren ve emekleri sömürülen insanlar böyle uzaklaşıyor insanlıktan… İnsanlar işlerini yapacak makineler icat etmezlerse, işte böyle şartlarda çalıştırılırlar ve zamanla kendileri makineleşirler… Kitap, bir kapitalizm eleştirisi. Sanayileşme sonrası işçilerin nasıl daha uzun süreler çalıştırıldığı, bunun nasıl mümkün olabildiği anlatılıyor. Proleterler ise yerden yere vuruluyor her seferinde. İncecik bir kitap ama insanı nasıl düşünmeye ve sorgulamaya sevk ediyor anlatamam, kitabı okurken düşündüklerimin yalnızca bir kısmını aktardım incelemeye. Bu çok değerli kitabı okumasını ve inceleme yazmasını istediğim insanlar var sitede, o yüzden kitabı takipte olacağım. Hayatta hep iyi kitaplarla karşılaşmanız temennisiyle, keyifli okumalar herkese.
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202010.2k okunma
··
6k views
Gizem Demircan okurunun profil resmi
Miss
Jack London
Jack London
dedin kalbimden vurdun. :d
Miss Nobody okurunun profil resmi
2 kitabını okudum ikisi de çok güzeldi ama nedense devam etmedim. Yakın zamanda almayı düşünüyorum Jack London kitaplarını😚
1 next answer
Emre okurunun profil resmi
Kasiyerlik, taksi şoförleri, hizmetçiler, polisler (jetgiller örneği gibi) en akla gelenler sanırım.
Miss Nobody okurunun profil resmi
İnsansız araçlar yapılmaya başladı, hatta halihazırda İstanbul'daki metrolar öyle. Kasiyerliği market çalışanları adı altında ben de söylemiştim yukarıda ama diğerleri nasıl olacak?
9 next answer
Burcu Ekinci okurunun profil resmi
Yorumunuzu isminizi bilmediğim için profilinize yazdığınız şekliyle birlikte başka sosyal medya hesabımda paylaşmak isterim. Benzer düşüncelerimiz. Çok teşekkürler bu anlamlı yorum için.
Berhan okurunun profil resmi
Kitap bana farklı bir bakış açısı ve 19. Yüzyıldaki Fransa' ya ufak bir göz atma fırsatı sundu. Tamamına katılmıyor olsam da yorumunuz oldukça hoştu tıpkı kitap gibi bir bakış açısı kazandırdı.
Miss Nobody okurunun profil resmi
Faydalı olmuş bir yönüyle, teşekkür ederim
Tuğba YILDIRIM okurunun profil resmi
Harika bir inceleme olmuş, bende dün okudum kitabı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.