Gönderi

204 syf.
10/10 puan verdi
Kulaklıktan içime yayılan Göksel Baktagir’in Muhayyer Kürdi saz semaisinin hüzünlü ve bir o kadar da ihtiraslı nağmeleri içimde fırtınalar koparıyor. Bir yandan melodinin çok tanıdıkmış gibi gelme hissinin yaşanmışlıktan mı yoksa yarım kalmışlığın iç yakan doyumsuzluğundan mı kaynaklandığını bir yandan da bir romanın ya da bir öykünün kaç ana unsurdan oluştuğunu düşünüyorum. Aslında subjektif ve bol cevaplı bu soruları neden sorgulayıp, bir ateş topuna dönüştürüp kucağıma bıraktığımı da anlamış değilim. Konuşula konuşula yorgun düşmüş konuların asırlık, spekülatif muhabbetlerin konusu olduğunu öğreneli çok oldu aslında. Kaç unsur? Çok mu? Galiba öyle. İyi de çok demek bir cevap değil bir kaçış olur. Bu çok düşündüğüm konuya aşinayım aslında. İyi yazar kimdir? Aslında aranması gereken cevap bu olmalı değil mi? İki elbette. Benim baktığım soyutlama düzeyinden böyle görülüyor. Sadece iki. İlki üslup ikincisi geriye kalan her şey. Üslup, yazardır. Tarzıdır yazarın. Tematiğine yaklaşma tarzı. Söz söylerken, konuyu, olayı aktarmak için seçtiği kelimeler, kelimelerden kurduğu cümleler, cümleleri örme biçimidir. Üsluba yazarın olay örgüsünü oluşturma tarzını da koyabiliriz. Üslubun en üstünde kavramları yeniden tanımlama süreci yatar ki, her yazar buna kalkışmaz, kalkışamaz. Kalkışan, kalkışıp da başaran yazar eninde sonunda, bunu kendi görmese de, rastlantıyla yol alan değil bir zorunlulukla seçilen olur. A.H.Tanpınar, O.Atay, O.Pamuk gibi. Son zamanlarda Türk okuru romana kendi soyutlama düzeyinden bakmak yerine, sanal çok oyun oynamanın yan etkisinden midir nedir, işi güzel söz avlama oyununa dönüştürdü. İyi ama soyutlama düzeyi oralara getirilir ve bu halin edebiyat olduğu misnomerine düşülürse eğer, Türk ve Dünya edebiyatının en büyüğü Kahraman Tazeoğlu olur! (Bu asla onu okumayın manasına gelmez ve okuyanları tenzih ederim.) Kafamızı açmak için nedir bu soyutlama düzeyi? Tasavvur edin ki çok yüksekte bulunan bir uzay gemisindesiniz. Size sürekli aynı soru soruluyor: En yeşil alan neresi? Masmavi gezegende tek bir yeşil alan göremezsiniz değil mi? Uzay aracınızın iyice dünyaya yaklaşıp, aynı soruya cevap verdiğinizi düşünün. Muhtemeldir ki Amazonlar cevabınız olacak. Sonra gemimizi TC üstüne konuşlandırıp aynı soruyu sorsak? Karadeniz muhtemel cevabınız olacak. Sonra dünyaya iki tur daha yaptırıp Marmara bölgesi üstünden aynı soruya cevap isteseler? Istrancalar muhtemel cevabınız olacak. Bu, böylece, ta ki sizin en çok gittiğiniz parktaki en sevdiğiniz ağacın bir cevap olmasına kadar gitmez mi? Hayat değiştikçe roman da öykü de değişir. Hem içerik hem biçim olarak. 19. Yüzyılda insan her şeyi bilebilmenin anahtarı olan bilimi eline aldığını ilan etti. Tek bir şey kalıyordu geriye: Öğrenmek, öğrendiğini bilmeyene aktarmak, öğretmek. Nasıl olacak bu? Gerçeği kopyalayıp betimlemek. Zira,tasvir edilen şeyle onun, yani gerçeğin, aidiyeti sıkı bir ilişki içindeydi. Ama değişti bunlar. Sanayi devrimi denilen dalga kırdı bu yapıyı, parçalayıp un ufak etti, okyanusların derinlerine dağıttı. Romanın kahramanlarını, zamanını, yerini. Roman, anlamanın çabasına dönüştü bu kez. Bir başlangıca da bir bitime de ihtiyacın olmadığı yerlere dükkan açtı. Mesela, insanların içine girdi roman anlatımı. Ritim denilen bir şey çıktı. Romanın ritmi. Başı sonu belli değil ama anlatılan şeyler öylesine bir içsel ritimle bağlandılar ki birbirine, parça, perdenin bitmesiyle biten bir olay gibi değildi. Roman kahraman üstüne kurulmadı. Kahramanına isim bile konulmayan romanlar yok mu? Ve bu hiç de yeni değil. İyi yazar olmak, her romanından sonra yeni bir tanımı yapıldığı halde, her romanından sonra bunun imkansızlığını da deklare etmektedir aslında. Bana bir elbise giydirmeyin, sığmam, utanırsınız, demektedir. Spesifik olarak bu roman hakkında yazacaklarımı zaten mithrandir21 | Uğur D. ve
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı Kadın
ÇÜŞ ORHAN ÇÜŞ!!! Başlığı altında yazmış. İlave edeceğim şey, Kapağın seçiminde bile okura duyulan saygısıydı yazarın. İyi ki böyle yazarlarımız var. Onları çok seviyorum. youtube.com/watch?v=EKWF7Pb...
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950.5k okunma
··
580 views
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Ne diyeyim, saygılar üstad.
1 previous answer
Metin T. okurunun profil resmi
Siz çok iyi bir insansınız Muzaffer Bey. Tüm bu şeylerin kaynağı o, sizin iyi olmanız yani. Sağlıcakla kalın.
Cem okurunun profil resmi
Bugünlük edebiyat vitaminizi aldık kabul edelim..sabah sabah ne de güzel gitti:) orhan pamuk'un eleştiri ve aşağılamalar dışında başka açılardan da görülebilmesi çok güzel çünkü bunu hak ediyor Orhan Pamuk. Kara Kitap tek başına yetmez mi? Teşekkür ederiz bu güzel inceleme için.
Metin T. okurunun profil resmi
Sizi görmek neşe verdi güzel insan.
Bu yorum görüntülenemiyor
Seyid Ahmet GÜLTEKİN okurunun profil resmi
Yureginize kaleminize saglik ustadim. Selam ve saygi ile...
Metin T. okurunun profil resmi
Saygı bizden
Milenaaaaa... okurunun profil resmi
Ben bu kitabı çok severek beğenerek okudum , bu uygulamada da inceleme yazdım ve bu kitabı okuyan bir çok kişiylede konuştum ama ilk defa bu tarzda bir yorum okuyorum . Gerçekten helal olsun .
Metin T. okurunun profil resmi
Size de kocaman bir helal olsun, benden.
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.