Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
6/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Sevilen çizgi roman yazarı Mark Millar tarafından yazılan Jüpiter'in Mirası serisinin iki cildini ve dizisini -uyarlama demeye bin şahit ister pü- yakın zamanda tükettim. Bugün de ağırlı olarak çizgi romanları konuşacak olsak da diziye de bir giydiririz ayıp olmasın, o kadar çekmişler sonuçta. Çizgi romanımız; Sheldon ve beş arkadaşının, uzaylıların - söz konusu uzaylılar Jüpiterliler galiba, dizide de kitapta da anlatmıyorlar :(-  dünyada bıraktığı bir güç kaynağı (?) sayesinde süper güçler kazandığı bir dünyada geçiyor. Yaklaşık doksan yıl boyunca siyasete karışmadan insanlara yardım etmeyi görev bilmiş bu süperler, çocuklarının güç hırsı ve içlerinden birinin ihaneti yüzünden alt ediliyor ve yeni bir dünya düzeni oluşturuluyor. Biz de bu yeni dünya düzeninde avlanan süperleri ve Sheldon'ın kızı Chole'nin, ailesinin intikamını alma hikayesini okuyoruz. Ya da buna benzer bir şeyi. Mark Millar'dan bugüne kadar Kick-Ass, Civil War, ve Ultimate X-Men serileri başta olmak üzere bir sürü çizgi roman okudum lakin bu en kötüsüysü. Hikâyenin potansiyelini ve adamın yaptığı işleri gördükten sonra Jüpiter'in Mirası'na olmuş diyemiyorum maalesef. Sanırım çizgi romanın en büyük eksikliği hikâyeyi detaylıca anlatmamasıydı. Sheldon'ın, uzaylıların geride bıraktığı bu adadan nasıl haberi oldu, bu güçler aslında ne, ekibi nasıl topladı, ekip üyeleri arasındaki ilişki nasıl, Sky Fox ve ekip arasında neler oldu gibi sorular iki ciltte de pek cevaplanmıyor. Bu da okuyucuya hikâyenin başını değil de ortasını okuyormuş hissi veriyor. Ee hal böyle olunca Jüpiter'in Mirası gibi bir materyalin "Birazcık The Boys, birazcık da Watchmen." olarak pazarlanması oldukça tat kaçırıyor. Ben çizgi romanları okumadan önce dizisini izlediğimden az da olsa bu sorulara cevap buldum. Gerçi bulduğum cevaplar ne kadar kaliteliydi orası tartışılır. Dizinin, hikâyedeki bu açığı gidermeye çalışması takdir edilesi bir efor lakin olmamış. Zaman çizgisini iyi tartmadıkları için her şeyi sakız gibi uzatıp çok saçmalamışlar. Gerçi olaylar uzamasa da saçma ama neyse. Yazının başında dizi için "Uyarlama demeye bin şahit ister." demiştim hatırlarsanız. Bunun sebebi dizi ve çizgi romanlardaki tek ortaklığın karakterler ve yaratılan dünya olması. Çizgi romanın oldukça kaliteli ve ilgi çekici olan temel kurgusu gitmiş, yerine cringe bir aile dramı gelmiş. Dram seven, hatta aile dramı seven bir izleyici olarak "süperler de insandır, onların da aileleri ve sorunları vardır" temasını taktir ettim lakin yapamamışlar. Rezil oyunculuk, rezil senaryo ve rezil diyalog üçlemesinden oluşan bu dizi çizgi romanın tırnağı bile olamaz. Her ne kadar olayları üstün körü anlatmış olsa da çizgi romanı okurken karakterler ve olaylarla bağ kurabiliyorduk. Ayrıca Mark Millar kalitesinde yazılmamış olsa da, diyaloglar ve olay örgüsü asla kötü değildi. Jüpiter'in Mirası keşke daha detaylı bir hikâyeye sahip olsaydı, ah işte o zaman tadından yenmezdi. Jüpiter'in Mirası'nın kaderi bana Locke&Key'i hatırlatıyor. İkisi de çok iyi bir kurguya sahip ve ikisi de Netflix tarafından berbat bir şekilde diziye uyarlandı. Yalnız bu iki kitap arasında çok önemli bir fark var: Joe Hill ağızları açık bırakacak kurgusu ve inanılmaz detaylı hikâyesiyle harbiden çok iyi bir grafik roman yazmış. Mark Millar ise... Neyse siz en iyisi Kick-Ass falan okuyun.
Jüpiter'in Mirası - Cilt 1
Jüpiter'in Mirası - Cilt 1Mark Millar · İthaki Yayınları · 202147 okunma
·
148 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.