Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mesafeler ve bu mesafelerin şiddeti.. B i l i n e m i y o r . Duygu yoğun kitaplar okuduğumda hani bazı okumaların ortasında durup bi kısa -ah çekme ihtiyacı yaşarız(çünkü o an ihtiyaçtır bu) ya da bir sigara yakarız(çünkü garip bir benzeşim kalbimizdeki o hassas kapalı kutuya iki tak tak vurmuş olur), ya da belki de kitabın kaldığımız kısmına parmağımızı geçirip kitabı kapayıp göğsümüze bastırıp şöyle bi gökyüzüne/ havaya bakarız(çünkü insani anlaşılamazlığın, farklılıkların dünyada böylesine çağıl çağıl var oluşu anlama kapasitemizi zorlar, bizi düşündürür)... bunların hepsini sık sık yaşadım. Mesafeyi yaratan nedir ve bu mesafe bir şiddete tabii midir? Her mesafe şiddetiyle mi vardır ve bu mesafe şiddetsiz de olamaz mı? Niçin olmasın? Ama bu öykü kitabında bizler şiddetiyle var olan mesafeleri okuyoruz. Anlaşılamayan kişinin arkasındaki geçmişi, dıştan yargılanan kişinin anılarındaki oyukları, tuhaf karşılanan kişinin aklındaki normali... Mesafe denince hüzünlü edebi yazınlar dönmemeli akılda. Sadece yaraydı kapandı bitti algısı oluşmamalı. Çünkü bana göre yaradan çok sanki tespit edilemeyen sızı tarzında birşey bu. Çok hasta olduğunuzu düşünün, iyi hissetmiyorsunuz kendinizi. Ve genel ruh haliniz dengeli olmasına rağmen huzursuz. Doktora nasıl derdinizi anlatabilirsiniz? Buradaki doktor tarafı toplum. Çünkü illa ki sorarlar anlat derdini diye. Biliyor muyum ki derdimi anlatayım ya da o sızlamanın kaynağını tam olarak bilsem size anlatır mıyım ya da anlatılıp paylaşılanlar karşımızdakinin algı seviyesine göre bir tür yankılı zar atma oyunu ise, anlatmama değer mi? twitter.com/ntv/status/1442... İstemeden bi kayma yaşanmıyor değil. Bir birey olma yolunda onca kalıbı, "bunlar insanı hayata bağlayan rutinler" diyip giyiyoruz ve giymemiz de koşullandırılıyor. Bunun salt işlevsel, akıştaki yansımasının dışında ruhsal taraftaki etkileri neler olabilir? Kitap, bunu da düşündürtüyor. Anneler, babalar, çocukluk arkadaşları, iş arkadaşları, ilkokul arkadaşları. Hepsinin yeri, anılar kümeleri halinde nasıl bu kadar keskince yaşamaya devam edebiliyor tüm hayat boyunca, garip! Annenin sevgisi niçin bir meyve tabağıyla yer edebilir akılda ya da babanın sevgisi niçin "gölgesi yeter" kabullenişiyle şekillenir, korkunç! Bunları düşünmek okurken çok akıcı, keyifli ve yer yer sarsıcıydı bana göre. Ama okumayı bırakıp okunanın modundan çıkılamadığı süreçteki istemsizce düşüncelere kayış aşaması tam anlamıyla acı, çünkü fark ediyorsun. Ve bazen farkına varmak evet acı. Benim için böyle olabiliyor. Mesafenin şiddetinin günlük hayatımızda, ekstrem anlarımızda aslında bu kadar yoğun yaşanıyor olmasına rağmen sorun yokmuşçasına, o şiddete bağlı sızılar hiç yaşanmıyormuşçasına sanki birer ruhsuz varlıklarmışızcasına, duyarsızızmışcasına sürekli hissediliyor olmasına rağmen bazı şeylerin hiç değişmeyecekmis gibi devam edeceğini düşünmek farkındalık dolu bir acı, bana göre. Sevgili Yalçın Tosun, yine sıcak keskin ve derin öyküler yazmış. Öykü türü, yazarına bağlı olarak iğne de olabiliyor, bıçak da bana göre. Çünkü zaten keskin olan bi tür, bir de yazarın kaleminde sivriltilirse baya tehlikeli, etkileyici bir şeye dönüşebiliyor. Öykülerde, duyguların meskeninde ilerleyen seylerin okunmasının kolay şey olduğunu düşünmüyorum, aksine bence bu konudaki derinlik, farkındalığa ve günlük hayatın rutinlesmiş kalıpları içerisinde uyandırılırsa daha tahmin edilemez ve tehlikeli bir şeye sebep olabilecek potansiyeli barındırıyor. Diş hekiminin uyuşturucu iğneyi yapmadan işleme başlaması gibi. Öyküsever arkadaşlara itinayla öneririm kitabı.
Mesafenin Şiddeti
Mesafenin ŞiddetiYalçın Tosun · Yapı Kredi Yayınları · 2020363 okunma
··
788 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.