✍DİPÇE :
1911 Meksika Devrimi öncesinde San Carlos Akademisi'nde İspanyol baroğu ya da avangardı (Meksika uzun yıllar İspanyol işgali ve tesirinde kalmıştır.) ve Avrupai her moda, idealize edildiğinden, devrimle beraber özellikle sanatçılar arasında Meksika kültürüne sığınma ve öze dönme hareketi görülür böylece bu Akademi'nin eğitim anlayışında da millileşme öne çıkar.
Acı Çikolata'daki yerliliğin bu minvalde oluşturulduğunu, geleneği yaşatma ve muhafaza etme amacının güdüldüğünü düşünüyorum.Kitapta devrimin alt perdeden işlenmesi ve gün yüzüne çıkan mutfak ve yaşam kültürünün öyküye hakimiyeti yazarın bu bilinçli tercihinin, öze duyulan özlemin ve vefanın bir yansıması olduğu kanaatindeyim.
12 bölümde her mevsime ait yemek ve tatlı tarifleriyle yaşamsal bağ kurması, her tarifle acının, öfkenin ve aşkın şehvetli taşıyıcılığını yapması yönüyle de farklı bir pencere aralayan yazar, okuru aşk ve sevgi konusunda yol ayrımlarında bırakmış.
Ana karakter Tita üzerinden geleneklerin yıkıcı gücünün yine yakıcı bir duyguyla ( tutku gücüyle) bertaraf edileceği üzerinde incelikle durulmuş, katı gelenekler de anne motifiyle vurgulanmıştır.
Kitap, konusu itibariyle bir halk efsanesini andırır niteliktedir.Konusunun şekerli bir üslupla bütünleşmesi akıcılığını ve akılda kalıcılığını artırarak okuru kendine bağlamayı başarmıştır.
Anlatmın hikaye dili, araya alınan geniş zaman anlatımlı yemek tarifleriyle değişime uğrayarak renkli bir boyut kazanırken bu mübadele bir sorunu dondurup kendini mutfağa adayan dişil bir davranışa da göndermedir.
Acı Çikolata büyülü gerçekçiliğin en sevimli ve efsanevi sahneleriyle hoş bir tat bırakıyor. Tavsiye ederim. Esen kalın