Konsül Marius ile konsül Sylla’nm çağdaşı ve Cicero’nun dostu olan Titus Lucretius Carus’un Yunanistan’ da, epikurosçu Zenon’un okulunda felsefe okuduğu sanılır. Soylu bir aileden geldiği için kamu yaşamında rol oynaması gerekiyordu ama kültürü ve felsefi inançları yüzünden bu tür uğraşlardan uzak durdu. Bazı kaynaklarda Lucretius’un kırk yaşında, bir delilik bunalımı sırasında canına kıydığı söylenir.
Evrenin yapısı M.Ö şiir diliyle yazılmış bir fizik kitabı olmasına rağmen öğretileri modern fizikle örtüşüyor. Lucretius bu eserde gözlem yeteneğini, müthiş zekasıyla birleştirerek doğanın işleyişine yönelik mükemmel gerçeklik çıkarımlarında bulunuyor. Atomların ezeli ve ebedi olduğunu ve de evrenin var olması için Tanrısal bir güce ihtiyaç duymadığını akılla temellendiriyor. Yapıtta ruhun bedenle birlikte varolduğunu ve ölümle de yok olacağını belirtiyor. Tanrıların ve dinlerin insan ürünü olduğuna da ayrıca dikkat çekiyor. Doğanın değişmez, acımasız kanunlarının gücünü, devinimini yine kendinden aldığını, Aşkın bir varlığa ihtiyaç duymadığını ve doğa olaylarının Tanrının keyfi iradesine bağlı olmadığını akli delillerle temellendiriyor. Eserin sonlarına doğru da sanatın, dillerin nasıl ortaya çıktığı yerleşik hayata nasıl geçildiği gibi birtakım insan uygarlığına ışık tutacak önemli konularda bilgiler veriyor.
Bu olağanüstü yapıtın ilgi çekici yanı, Lucretius’un boğuntusunun, barış ve güzellik isteğiyle at başı birlikte gidişini dile getirmesidir.Lirizmi ve açıklamalarının şaşmazlığıyla dikkati çeken Lucretius’a göre, akılsal bilgi ve bilgelik üstünde temellenen mutluluk gerçekleştirilebilir ve bu mutluluk ölümlü olduğunu bilerek, öte dünyadan bir şey istemez, ona başvurmaz.
Lucretius’un epikurosçu düşünceleri, çağında pek ilgi çekmemiştir. Söylediğine göre, İ.Ö. 54’te Evrenin Yapısı’ nı yayımlamış olan Cicero bile bu yapıtın pek sözünü etmemiştir. Lucretius’un yapıtı, daha sonraki yüzyılın Vergilius ve Horatius gibi büyük ozanlarının dikkatini çekti. Bunlar, Lucretius’a öykündüler ya da ondan esinlendiler. Daha sonra Kilise Babaları da Lucretius’un öğretilerine karşı çıktılar. Ortaçağ Avrupası Lucretius’u bilmez; yapıtı, Rönesans’ta yeniden yayımlanmıştır. VII. yy’da Gassendi, Moliere ve La Fontaine, Lucretius’u okudular ve yücelttiler. Bayie, ünlü Dictionnaire philosophique et critigue’inde (Felsefi ve Eleştirel Sözlük) Lucretius’un maddeci kanıtlarının çoğunu yeniden ileri sürdü. Günümüzde, Lucretius’un felsefe ve bilim kuramları ancak tarihsel bir ilgi konusudur ama bu ozanın sanatı, Evrenin Yapısı’m bütün zamanların en büyük şiirlerinden biri yapmaya yetmiştir.