Gönderi

652 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Sevme Gızım Beni, Sen Parfüm Ben Esrar Kokarım
Geçen Dışarda, hastane bahçesinde kitabı okurken tanımadığım biri yaklaşıp ben kitabı okurken "Sizce günümüzde Julien Sorel gibi bir tutkuya sahip olmak mümkün mü?" diye sormuştu. Tabi şaşırdım ilk önce. O sırada tamamen net bir cevap veremedim. Karşımdaki kişi de muhtemelen beklediği cevabı alamadı benden, kitabı 10 kere okuduğunu söyleyen birinin benden gevelemekten fazlasını beklediği muhtemeldir diye düşünüyorum.  Julien Sorel ilk gençlik zamanlarından itibaren J. J. Rosseau okumuş biri. Bu sayede toplumda bir kesim insanların soyluluklarından doğan ayrıcalıkalarına tahammül edemiyor. Onların kendisiyle olan diyaloglarında, onların artık farketmediği ama buram buram kibir kokan konuşmalarını Julien Sorel hemen fark ediyor ve bu her zaman çok ağrına gidiyor. Hatta ölümü pahasına bile olsa düşmanlarına asla zayıf görünmek istemiyor.  Julien Sorel böyle bir durumda kendisi sıradan bir kerestecinin oğlu olarak itibarlı biri olma arzusuyla yanıp tutuşuyor. Kendine Napolyonu örnek alıyor. Çünkü o da sıradan bir asker iken gitti Fransa imparatoru oldu ve öncesinde onun paspas olarak kullanmaya tenezzül etmeyecek kadının/ların sevgilisi veya hoşlandığı itibarlı biri oldu. Ancak Julien Sorel sonrasında asker olarak yükselme fikrinden vazgeçiyor. Çünkü artık o zamanda bu modası geçmiş bir düşüncedir. O zaman Fransa toprakları tehdit altında ve subaylık mesleği saygındı.Şimdi Fransa 'da Napolyon gibilerin yeri yok. Şimdi prestijli meslek din adamlığı. Çünkü Julien Sorel birgün gördü ki gepegenç bir piskopos yardımcısı yılların anlı şanlı bir hakimine kök söktürüyor, onun itibarını peş paralık ediyor. İşte Sorel toplumda level atlamanın yolunu buradan çizmeye karar veriyor ve hikayedeki iskelet de biraz buradan şekilleniyor.  Julen Sorel toplumda yükselme hırsıyla kendi değerlerini de satıyor, rol yapıyor, ikiyüzlü davranıyor. Oldukça da çok yüksek bir konuma erişiyor.  Rahipliğe yakışmayan düşünceleri olmasına rağmen tiribarlı bir gelecek için rahiplik okuluna devam ediyor, üstelik çok da başarılı. Onunla konuşanlar onun bilgilerinden, kişiliğinden çok çabuk etkileniyor.  Günümüzde insanlar kötülüğün içine tamamen batmış durumda. Orada kendi iyi ve kötülerini uyduruyorlar. Kötünün içinde iyi kötü olamaz, tamamen kötünün içindesin çünkü. Işin ilginç yanı bu kimseler kötülüğe o kadar alışmışlar ki bu onlara çok normal geliyor. Bunun içindeki bencillik, kibir onların etik olanları görmelerini engelliyor.  Ancak Julien Sorel her şeyin çok farkında. Bu yozlaşmışlık onun midesini bulandırıyor. Bulandırıyor bulandırmasına ancak içinde karşı koyamadığı tutkular var. Bu tutkular için Julien Sorel toplumdaki öteki kişiler gibi olmak zorunda. Yoksa tutkuladığı şeylerin gerçekleşmesine imkan yok. Bunu o da çok iyi biliyor. Tüm bunlar için Julien Sorel rol yapıyor, iki yüzlü davranıyor. Bu şekilde artık toplumda yükselmeye, kademe atlamaya başlıyor ve itibarı artıyor. Ve tüm bunlar onu iğrendirmeye devam etse de.  Aşk konusunu arka planda görenler de var. Ancak arkada değil benim fikrimce. Çünkü kitapta bir gerçek var o da Julien Sorel'in tutkusu. Bu tutkuda Julien'in soğukkanlı düşünmesini sekteye uğratan tek şey de aşk. İkisi birlikte ilerliyor. Kırmızı aslerliği, siyah kiliseyi simgeliyorsa da bir yerde kırmızı aşkı siyah da Julien Sorel 'in ikiyüzlülüğünü de simgeliyor (bence) .  Ayrıca Sorel' in aşklarına da aşağılık kompleksi yansıyor. Toplumdaki üst düzey ailenin kızıyla yaşadığı ilişkide kendisi de onun sevgisinden emin olamıyor. Böyle kızların nasıl olur da kendisini sevebileceğin anlam veremiyor. Çevirmen altta verdiği bilgi notları kitabı anlamamıza büyük kolaylık sağlıyor. Tabi bu notlar çok geniş değil, yüzeysel. Bu yüzden dönemi anlamak için de okuyucunun da biraz kendini kitaba hazırlaması gerekiyor. Özellikle 1789-1830 arası dönemlere bakmak gerekir. Sadece bunlara bakmak bile yeterli olmayacaktır görüşündeyim. Çünkü yazar, kahramanların diyaloglarında o dönemki bürükratik, politik, ulaslararası politik işleyişi hakkında da yer vermiş, kahramanlar bu konuda kendilerine yer bulmuş. Dönemdeki monarşi yanlılarının diğer Avrupa monarşileriyle ilişkilerinde neler önemli, cumhuriyetçiler neler yapıyor ne istiyor vs ne kadar detaylı bilinirse o kadar da dönem Politiğin daha iyi anlaşılacaktır. Ki yazar bu konular da az sayılmayacak derecede konuya karakterler üzerinden politik davranışlar işlemiş. Burada bizim dönem politikasına biraz hakim olmamanız gerekiyor. Tabi kendi açımdan eksiklerim oldu, benim için havada kalan yanları oldu,bazı yerleri tam kavrayamadan ilerledim. Bertan Onaran 'ın notları da olmasa daha kötü olabilirdi veya kendim bir yandan araştırma zahmetine girişirdim.  Kitabı çok sevdim. Ancak Stendhal' I çeviriden okuyunca bazı yerleri anlayamamada sadece dönem konusunda vs bilgi eksikliği sebep olmuyor. Bazı yerlerde öyle geçişler var ki. Bir anda başka bir sahneye geçiyorsun, durağanlık birden hareketlilik kazanıyor. Belki de bu çeviriden kaynaklanıyor. Ki muhtemelen öyle. O günkü arkadaş bana demişti ki, bu konuda ona hocası 'Stendhal' in her cümlesi Türkçe'ye çevrilemez '. Böyle söylemiş. Belki de bundandır. Okurken bir yerde bir şeyler hissediyorsunuz, bir pürüz. Ama bu kitabı Türkçe' de okumaktan oluyor galiba. Bertan Onaran'dan değil. 
Kırmızı ve Siyah
Kırmızı ve SiyahStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,1bin okunma
·1 alıntı·
387 görüntüleme
Oğuz okurunun profil resmi
İnceleme biraz karışık, özene bezene yazmadığımın farkındayım. Birazını birkaç gün önce yazmıştım birazını da şimdi devam ettim. O yüzden tekrara kaçtığım yerler muhakkak var.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.