Geçen ay okuduğum Kalbim Sana Ait kitabının yorumuyla geldim. Gerçekten o kadar doluyum ki günden güne sakinleşmek için yorumu beklettim.
Yazarın kalemini çok merak ediyordum zaten.
Öncelikle kitabın konusunu ve karakterlerini çok sevdim. Özellikle kadın karakterimiz Ellen şahaneydi. İkinci bahar tadında hikayeleri çok seviyorum ben.
Flint bir avukat ve hukuk bürosunun üst katındaki kiralık daire içinmuhteşem bir aday bulduğunu düşünür. Ama Ellen bir müzik terapistidir ve Flint, gürültüden dolayı rahatsız olmaya başladığında kızı dairen çıkarma kararı alır. Bu arada malum ikili arasındaki çekim de ortada.
İkisinin de geçmişlerinde üzücü olaylar yaşanmış ve birbirlerinde iyileşmelerini okumak güzeldi.
Kitaba üç puandan fazla vermememin sebeplerine geleceğim. Hatta daha bile düşük verirdim aslında da karakterleri çok sevdim.
İlk sebep beş çiftin başına gelecebilek olayların bunların başına gelmesi. ‘E bi yeter!’ dedirtti bana. Ama bu kısımıda görmezden gelirdim -bu türde oluyor böyle şeyler- ta ki kötü ötesi çeviriye kadar.
Anlamsız cümleler mi ararsınız, karakterlerin fiziksel görünüşünde değişiklikler mi ararsınız, bence türkçe de bile kullanılmayan ama nedense bir yabancı yazarın kullandığı düşünülen kelimeler mi ararsınız… Hepsini bulabilirsiniz.
Evet benim favori kitabım olmazdı ama bu türde severek okuduğum bir yazar olacakken çevirisiyle mahvolan bir kitap olarak geçti artık listeme. Çevremde kim okuduysa çeviriden dert yanmış zaten. Ama ben başıma geleceği biliyordum zaten baştan söylemiştim maalesef.
Bazı paragrafları anlamak için tekrar okuma ihtiyacı duyuyorsunuz ve bazılarını anlamıyorsunuz bile.
Benim için üzücü ve yıpratıcı bir süreç oldu ne yazık ki. Orijinal dilde okuyanlara şimdi hak vermeye başladım. Umarım bu türde kitaplar için yayınevi çevirmen seçeneğini arttırır çünkü ben hep aynı çevirmenin kitaplarında bu sorunu yaşıyorum.
Bahsettiklerimi görmezden gelebiliyorsanız kitaba şans verin derim. Yazarın harcanmasını istemem.