Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eğer sen mutlu­ luğu "anlık haz alma hali" olarak tanımlarsan dediğin çok doğru bir yöntem elbette Sema. Bazen içtiğin kahveden, ye­ diğin yemekten, sevdiğin şarkıyı dinlemekten, bazen bir se­ vişmeden, özlediğin bir arkadaşını görmekten, bir çocuğun gülen gözlerinden, batan güneşi izlemekten bazen, bir şiirin dizesinden, bir kadeh şaraptan ya da bir anne sıc a klığından da alırsın o hazzı. Ba z en ibadet edip yakarmak tanrıya, bazen bir tapınakta inzivaya çekilmek verir o hazzı. Yeryüzünde sana bu haz z ı yaşat a cak binlerce şey bulabilirsin. Ama sen mutluluğu haz almak olarak düşünürsen, bir müddet sonra haz peşinde koşan bir za vallıya dönüşürsün. Zavallı diyorum, çünkü insan vücudu hazzı depolaya m adığından, sürekli olarak bu duy­ g u y u tekrarlama ihtiyacı duyacak, haz al mak yaşamının anla­ mına dönüşecek. Haz almadığın her an -ki bu da yaşamının büyük bir kısmına tekabül edecek- hayat sana boş ve anlam­ sız gelecek. Daha fazla haz dolu bir yaşam sürmek için çiğne­ yemeyeceğin ilke, ihlal etmeyeceğin kural kalmayacak. Zaten insanlık, haz arayışınd a k i bu kontrolden çıkma halini önle­ mek, fr enlemek için toplumsal yaşamı dinle, ideolojiyle, fe l­ sef eyle ve y a hukukla düzenlemek zorunda kalmadı mı? Bey­ nimizin haz arama isteği sınırsızdır. Biz bu isteği inançlarımız, ilkelerimiz ya da kurallarımızla sınırlamaya çalışıyoruz sadece. Yani bizim dışavuran davranışlarımız din, ideoloji veya hu­ kuk süzgecinden geçirdiğimiz düşünsel fa aliyetlerimizin bir sonucu değil mi nihayetinde? Tabii ki benim kastettiğim şey haz alma isteğimizin özgür bırakılması değil, hayatın anla­ mını arama isteğinin özgür bırakılmasıdır
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.