Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

140 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Ölüm, Yaşamın Yargıcıdır.
# Bu inceleme yazısı spoiler içermektedir# “Beyler, İvan İlyiç ölmüş” şeklinde başlıyor roman. Yüce yargıç İvan İlyiç ne için yaşamıştır, neden ölmektedir, neden bu acıları çekmektedir? Ölümü sonrasında yakın arkadaşlarının kendilerinin veya tanıdıklarının görevlerinde değişiklik olması için mi yaşamı sona ermiştir onun? Yoksa eşine ölümünden sonra aylık bağlanması için mi yaşamıştır? Herkes ölüme başkalarının başına gelen bir şey gözüyle bakarak bu gerçeği aklından uzak tutar. Hatta ölen kişinin kendisi olmadığına bile sevinir. Büyüdüğü ailede başarısızlık bir sevilmeme nedenidir İvan İlyiç’in. Kardeşine de ailesi tarafından yapılan budur. Bu sebeple de gençliğinde ve meslek hayatında toplum içinde yüksek yerlerde olan kimselere yakınlaşmaya çalışır, onların yanına kabul edilmek için yollar arar ve hatta bu uğurda liberalizmi dahi savunur olur İvan İlyiç. Önceleri bu davranışlarından utansa da sonrasında bunları normal karşılamıştır. Evlilik düşüncesi bile yüksek düzeyden amirleri tarafından onaylandığı için olması gereken bir husustur. Evini düzenlerken dahi öteki tür insanlara benzemek için birtakım eşyalar almakta, zengin insanlara özenmektedir. Özetle yaşama maddeci olarak yaklaşır. Yaşam bu şekilde akıp giderken İvan İlyiç’in tek göz ardı ettiği şey ölümdür ve o da kapıdadır. Ölümün adım adım yaklaştığı dönemde de yaşamını sorgularken bulur. Önceleri ölüm düşüncesini örten eski düşüncelerini getirmeye çalışır, bu düşünceleri kovmaya çalışır. Kovamadığını anlayınca da etrafındaki insanları yalandan yanında olduklarını anlar, öfkelenir. Yapmacık kentli davranışlarına tahammülü yoktur. Bu şekilde davrananları hep uzaklaştırır kendinden. Sadece köylü Gerasim ve küçük oğlu samimi gelmektedir artık ona. Ama yine de eşinden, kızından üzülmelerini beklemektedir istemsizce. Onların süslenip püslenmesi, tiyatroya gitmesi, hayatlarında hiçbir şey olmamış gibi hareket etmeleri de incitir onu. Ölüme az kala Tanrı’yla hesaplaşması da başlar. Niçin yapıyordu, nin acı çektiriyordu ona. Eskiden yaşadığının yaşam olup olmadığını sürekli sorarken bulur kendini. Cevabını bilse de bunu cevaplayamaz. Buna gücü yetmeyecektir çünkü. Geçmişiyle ilgili sadece çocukluğu onu tatmin etmektedir. Peki toplumda yer alan zengin insanlara yakın davranması, onları takip etmesi ona yaşadığını hissettirmiş midir? Sonunda anlar, bunların hiçbirinin yapılması gereken şeyler olmadığını, bunun korkunç bir şey olduğunu, yaşamı da ölümü de gizleyen kocaman bir aldatmacadan başka bir şey olmadığını açık seçik görüyordu. Her şeyin yanlış olduğunu, gerekenin yapılması gerektiğini kendine söyler ve bir nebze de olsa ağrılarında kurtulur. Ölümün kucağına böyle gider işte insan. Başına hiç gelmeyecekmiş gibi düşünülen ölüm bu şekilde çaresiz bırakır insanı. Romanı büyük beğeniyle okudum. Çünkü her dönem ve devirde olan ölümü, yaşamı sorgulamaktadır Tolstoy. Toplum içinde yukarıya çıkma çabası içindeyken insanın erdemden, doğruluktan nasıl uzaklaştığını acı bir şekilde yüzümüze söyler. Statü için ‘gereken’ insan ilişkileri bugün de her zamanki olduğu gibi vardır. Hep de olacaktır. Peki tüm bu olanlardan sonra işte ben yaşadım diyebilecek miyiz? YAŞAYABİLDİK Mİ? YAŞADIKLARIM DOĞRU MUYDU? YOKSA GEREKENLER MİYDİ YAŞADIKLARIM?
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in Ölümü
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · İletişim Yayınları · 202345,6bin okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.