O topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir
Ferhat'tır
Kerem'dir
ve Keloğlan'dır
Yol görünür onun garip serine,
analar babalar umudu keser,
kahpe felek ona eder oyunu
Çarşamba'yı sel alır
bir yar sever el alır
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu...
O, Yunusu biçaredir
Baştan ayağa yaredir
Ağu içer su yerine.
Fakat bir kere dert anlayan düşmesin önlerine
ve bir kere vakt erişip
'Cayrik yeter!'
demesinler.
Ve bir kere dediler mi,
İsrafil surunu urur,
mahlukat yerinde durur,
toprağın kalbi başlar
onun nabızlarında atmaya
Ne kendi nefsini korur
ne düşmanı kayırır.
Dağları yırtıp ayırır
kayaları kesip yol eyler abıhayat akıtmaya. "