Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

198 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Çözümleyici Eleştiri
Semih Gümüş'ün Çözümleyici Eleştiri adlı kitabı, Türkiye'de ders kitaplarına da giren eleştirmenler, Nurullah Ataç ve Fethi Naci ile başlıyor. Bunlar haricinde başka isimler sayılsa da esas olan bu ikilinin eleştiri konusunda aldıkları tavır ve buna Semih Gümüş'ün itirazını okuyoruz. Yazar ve konu odaklı bakış açısının o zamanlardan bu zamana kadar geldiğini fakat eleştiriye salt bu açıdan bakmanın dışında farklı gözlem ya da açılardan da bakılması gerektiğini ifade ediyor. Bunu açıkladıktan sonra edebiyat dünyasına farklı gözle bakan çeşitli yazarların düşüncelerini kendi düşünceleriyle harmanlayıp çözümleyici eleştiriyi ortaya seriyor. Roman, Şiir ve öykü, kendi içinde ayrılıp nasıl çatışabiliyorsa bir takım eserlere de dünün bakış açısı ve eleştiri mantığıyla bakılamayacağını; her kitap ve her konunun tek tip şablon içinde kalarak eleştirilemeyeceğini ifade ediyor. Semih Gümüş edebiyatın zor alanı eleştiri konusunu işlerken, hem dünyada hem de ülkemizde eleştirinin eleştirisini yapmanın zorluğuna da değiniyor. Bu kitap belli kitapların ne içerdiği ya da eleştirilmesinden ziyade eleştiri türünde yazan yabancı yazarların hem teori hem de pratik söylemlerini inceliyor. Kendisine hedef koyarak, onların olaylara bakışını ve edebiyatın durağan olmadan nasıl farklı yerlere gidebileceğine de anlatmaya çalışıyor. Bu kitap herkese hitap etmiyor. Edebiyatla uğraşanlara fayda sağlayabilir. Lakin genel okurun bazen anlayacağı bazen de anlamlandıramayacağı bir dil örgüsü ile yazılmış. O yüzden uzun cümlelerin idrak edilip anlamaya çalışılması derinlik gerektiriyor. Çoğu kısım akademik düzeyde veya salt edebiyatla iç içe geçen yorum, eleştiri içeriyor. Modernizm ve Post-modernizm kavramlarıyla haşır neşir olanların daha rahat kavrayabileceği içeriğe sahip. İlgili kişilere tavsiye ederim. (Öznel yorum): Kısaca şunu ifade etmek gerekirse: Kaf dağının tepesinde olanların dağın eteklerinde olanları hor görmesi olarak da görülebilir. Anlaşılmamayı 'erdem' görüp anlaşılanı garip görerek ötekileştiren bir düşünce. Anlatımdan edebiyatı salt elit, elitist, seçkin, seçilmişler topluluğunun üyelerinin anlayabileceğini anlaşılıyor. Belli kişi ve kitapların dışındakileri ise sadece 'karalama' olarak nitelendiriliyor diye anladım. Edebiyat, üst kattan alt kata parmak sallamak mı diye bir soru da ortaya çıkıyor? Edebiyatın üç-beş kişinin ya da kitabın tekelinde olması doğrultusunda, onun dışındakileri tamamen dışlayan, yok sayan bir bakış ve durum anlatılıyor. Edebiyat A'dan Z'ye çeşitli bakış açılarından oluşurken hep dar bir çerçeve etrafında dönüp durulması sığ edebiyatın göstergesi olmuyor mu? Bazen yazarın kendisinin bile anlamadığı anlamlandıramadığı metinlere büyük payeler verilmesi biraz da zorlama bakış açısı olmuyor mu? Anlaşılmamak erdem mi? Bir derdi olanların bir şeyler karalamak isteyeceği edebiyat dünyasında iyi ve kötü metinler tabii ki ortaya çıkabilir. Lakin bir takım kelime oyunlarından hareketle belli kişilerin yüceltilmesi ve ileri de yüceltilecek aday adaylarının da hep aynı çevreden kişiler olması da işin bir başka boyutu. Bu duruma dar alanda kısa paslaşmalar da diyebilirim. Sokaktaki insana (ki sokakta her düşünceden insan olduğu halde) tepeden bakılıp belli dar çerçeveden kurtulamamış ve toptancı bir reddiye ile kendisi gibi düşünmeyenleri ötekileştirip yok sayan bakış açısı (bazı sayfalara ithafen). Sanat Sanat İçindir temelinde, edebiyatı belli çerçevede gören bir bakış açısının sunumu görülüyor. Bu kitap Semih Gümüş'ün farklı yerlerde eleştiri üzerine çıkan yazılarının toplanması ile oluşturulmuştur. Ezcümle: Bu kitabı 24 - 25 Ağustos 2021 tarihlerinde okudum. Bu yazı ise 6 Ekim 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi.
Çözümleyici Eleştiri
Çözümleyici EleştiriSemih Gümüş · Can Yayınları · 201215 okunma
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.