Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Arius, IV. yüzyılın ilk çeyreğinde, çok zamandır sürmekte olan kristolojik tartışmalar çerçevesinde; Mesih'in "ilah oluşu" varsayımı ile bir zamanlar Hıristiyanlık dünyasında bu varsayımı tanımlamak amacıyla ortaya atılan logos doktrini çerçevesinde, Mesih'in Tanrı'yla ilişkisini dönemin bazı Hıristiyan ilahiyatçılarını rahatsız edecek bir yaklaşım göstererek izaha kalkışmıştır. Mesih'in (Oğul) Baba (Tanrı) karşısındaki konumunu bilhassa ebedîlik-ezelilik ve yapı çerçevesinde ele alıp tahlil eden Arius, Mesih'in şahsiyet-doğa-öz itibariyle Tanrı'dan farklı ve yaratılmış bir varlık sayılması gerektiğine kanidir. Çünkü Arius'a göre ezelî, ebedî ve yaratıcı olan Tanrı'nın aksine Mesih'in bir başlangıcı vardır; bu başlangıç onun Tanrı tarafından yaratılmasıdır ve yaratılmış bir varlık olması sebebiyle Mesih bir tanrı olmayıp Tanrı ile aynı doğayı paylaşması da olanaksızdır. Mesih'in yaygın şekilde "tanrı" diye anılması aslında onun "ilah" olmasından değil, fakat tanrısal inayeti tevarüs etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu takdirde, yaratılmış diğer tüm varlıklar gibi Mesih de aslında Tanrı'dan farklıdır; tüm yaratılanlar gibi Oğul (Mesih) için de Tanrı (Baba) görünmez bir nitelik taşımaktadır. Söz (Logos-Mesih), Tanrı'yı görebilme ve layık-ı veçhile bilebilme kabiliyet ve yeterliliği taşımamaktadır. Baba'nın, Oğul'un ve Kutsal Ruh'un benliklerinin-cevherlerinin aynı olması mümkün değildir. Onlar öz ve esas bakımından birbirlerinden ayrı, uzak, bağlantısız varlıklardır; birbirlerine yabancıdırlar, tabiat ve güç itibariyle aynı kefeye konulamazlar ve birbirlerine herhangi bir yönden iştirakleri bulunmamaktadır. Söz (Logos-Mesih), Baba'dan ve Kutsal Ruh'tan tamamen ayrı bir yapı taşımaktadır; bu yüzden de hiçbir açıdan Tanrı'ya ortaklığı yoktur.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.