Cinsellik ve seks konusunu, Yahudilik, Hristiyanlık dönemlerinden öncesi-sonrası şeklinde ele alarak başlayıp hemen her dönemin ortam ve şartları dahilinde seks konusunun hangi form ve kalıplardan geçerek günümüze geldiğini çok sade ve akıcı bir dille anlatmış yazar. Açıkçası sosyolojik tespitler bekliyordum ancak bu konuda beni yanılttı. Derin analizler yerine, ne nasıl ise o şekilde aktarılmış. Yazar seks bağlamında toplumdan topluma değişen ahlaki tutumlara değinmiş ancak bunun dışında sıradan bir yurtdışı gezisinde dahi kültürel anlamda çatışmaların ekseninde büyük bir boşluğun içine düşmemeniz imkansız oluyor. Konu seks ve cinsellik olunca bu radikal değişim daha da belirginleşiyor. Yazar bu anlamda cinsel yönelimine göre insanların ötekileştirildiği, öldürüldüğü, sürgün edildiği insanlık tarihini tüm çıplaklığıyla anlatmış. Cinsellik insan için hep bir mülkiyet konusu olarak kaldı. Evlilikler, ekonomipolitik, toplum idaresi, kamu düzeni bu konu etrafında her dönem yeniden tasarlandı, dizayn edildi. Tabi ortada bir dizayn, yani mülkiyet bilinci varsa orada cezalandırma da vardı. Öyle de oldu. Sınırı geçip İran’a gittiğinizde recm edilmekle karşı karşıya kalacağınız seks konusunu, yine sınırı geçip Yunanistan’a gittiğinizde tam tersi bir fotoğrafla karşılıyor sizi. Bu noktada yazar, ahlaki yargı ve kuralların salt doğruyu yansıtamayacağı gibi salt yanlışı da yansıtmadıklarını anlatmakta, bu kalıp yargılara takılıp kalmış zihinlerin ilkelliğini ortaya koymaktadır. Tıpkı Yunanistan ile İran arasındaki Türkiye’de genç erkek bireyin bekaret takıntısında olduğu gibi. Oldukça başarılı bir kitap. Ancak başta dediğim gibi beklentim bu değildi. Daha sosyolojik bir içeriğe sahip olmalıydı diye düşünüyorum ancak bir çok kitaptan fazlasıyla başarılı bir içeriğe sahip.

Seks ve CezaEric Berkowitz · Kolektif Kitap · 2015580 okunma

·

1.900 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Uğur De Molinari