Gönderi

Arkadaş! Ebedi bir nida ile sesleniyorum sana! Dinle yarım kalan şarkımızı! Anlatılan, aslında senin hikayendir. Ve hikayenin baş kahramanı sensin! Hep o şarkının bestekari, Hep o aynı güzellikte olan çiçeğin kokusu.... Toprağa aşık, suya tutkun, ateşle kavrulan ve hava kadar kesif... Eline aldığın kitap sensin, üstüne karaladığın yazılar kaleminden akan.... Düşünce düşünce uzar, yollar düşününce... En berbat halidir anlamanın düşünmek. Ve düşünceyi anlamlandırmak. O anlam sensin. Bana dair her şey senin hikayendir. Ya tam ortasındasındır hayatın merkezinde, içinde... Ya da çemberin dışındasındır. Ya hep olsun. Ya da hiç olmasın. En keskin irade kadar hep. Ve Nietzsche hiççiliği kadar hiç. Onda bile bir samimiyet aranmaz mı? Ya varsın, ya yoksun... Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı işte... Vuslat ise imkânsız gibi... Bir ateş kor oldu. Bir suyun membai kurudu. Bir avuç toprak kaldı elimizde. Havayı teneffüs edemez olduk. Ey can! Dinle! "Neyi arıyorsan O'sun sen." der Hz. Mevlana. Hikaye bu ya... Bir varmış bir yokmuş. Aslında hikayemiz bir masalmıș. Masal ise bir rüya... O rüya bitti şimdi. Mağaranın kapısına örülen örümcek ağları yırtıldı. Güvercin öksüz kaldı. Kafesin kapısı açıldı. Bir esaret bitti, özgürlüğe tutkunun esareti başladı... Hayat, hikayemize bir buse kondurdu. Bizim de hikayemiz böyle bașladı. Tayfun TÜRK
·
1.511 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.