Gönderi

205 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Eylemsizliğe yenilmek
Neden yaşarız? Hayattan ne bekleriz? Kaderimiz mi bizi, yoksa biz mi kaderimizi yönetiriz? Bu ağır ilerleyen etkileyici psikolojik romanında okuruna derin sorular sorduruyor Dino Buzzati. Ve sıklıkla yaşadığımız tüm gönülsüz kabullenişlerimizi, yanı sıra özellikle askerlik mesleğini, yine aynı çarpıcılıkta, müthiş hicvediyor. Genç ve umut dolu subay Giovanni Drago’nun; sapa bir yerde, Tatar Çölü sınırındaki Bostiani kalesinde geçen sıkıcı ömrünü, kahramanının ağzından aktarıyor okuyucusuna. İlk gördüğünde duyduğu hayal kırıklığı ile hemen geri dönmek istediği, komutanının emri nedeniyle ile sadece 4 ay kalmayı zorla kabul ettiği bu sapa, bakımsız, sıkıcı kale nasıl Drago’nun tüm hayatının merkezi olur, bunu anlatıyor. Umut dolu, gencecik bir adam nasıl ürkek, bezgin, kaderci birine dönüşebilir; adım adım paylaşıyor. Çoğumuzun aşina olduğu depresif bir ruh halini mükemmel betimliyor. Kahraman olma hayalleri kuran genç Drago bu sıkıcı kaleye vardıktan sonra her geçen gün ortamın düzenine daha çok alışır, alışkanlıklarla çevrelendikçe hayallerinden uzaklaşır, hayallerinden uzaklaştıkça değişik bir şeyler yapma arzusunu ve enerjisini kaybeder. Hedeflerinden vazgeçtiğini kendine hiçbir zaman itiraf etmez o; yapacaktır; ancak yarın, ya da haftaya, ya da sonraki aya, bir sonraki yıla… Karar vermemenin getirdiği rahatlığa, şimdinin çok kullanılan terimi ile “konfor alanı”na yürekten bağlanır. Aslında farkındalığı yüksektir; eşi, dostu, arkadaşları ile karşılaştırdığında hayatının boşluğunu, ellerinden kayıp gittiğini duyumsar. Öte yandan kendi hayatının direksiyonuna geçebilmesi için gereken o ilk adımı atamaz bir türlü; sürekli, ama sürekli öteler. O, bu sarmalın içinde yılları tüketirken, Buzzati çoğumuzun benzerlerini yaşadığımız ve vazgeçilmez addettiğimiz rutinleri çarpıcı şekilde sorgulatır okuyucusuna. İstemediğiniz bir bölümde okuyor ve mezun olunca farklı bir iş mi yapmak istiyorsunuz? Sevmediğiniz ve bir gün mutlaka değiştirmeye kendinize söz verdiğiniz bir mesleğiniz mi var? Ya da mutlu olmadığınız ve uygun zamanı bulduğunuzda ayrılmayı planladığınız bir eşiniz? İçinde boğulduğunuz gelenekleriniz? Tutkusunu yitirmiş bir hayatınız? Buzzati bize acımasızca gösteriyor ki, ilk adımı bugün atmazsak ileride atmamız çok ama çok daha zor olacak. Alışkanlıklar, yeni bağlılıklar ve bilineni yaşamanın verdiği o sıcacık rahatlık bizi bir kıskaç gibi sarmalayacak. “Alışkanlıkların uyuşukluğu” diyor buna Drago… Ve askerlik… Asla kimsenin geçmeyeceği bir boğazı korumak için kuş uçmaz, kervan geçmez bir kaleye tıkılan yüzlerce genç adam. Kahraman olma hayalleri ile gelmişken, hiçbir gereği olmayan ve yönetmeliklerde yazdığı için yapılan bir dolu gereksiz faaliyet; bomboş arazi kenarında tutulan nöbetler, nöbet değişim törenleri, silah as/indir, bayrak çek/indir, selam dur, sıraya gir, parola ezberle, parolayı bilmeyen arkadaşını düşman olmadığını bile bile vur ve uygun adım marş marş marş… Kahramanımızın sözleri ile “savaş olmasını bekleyen, bunun için uygun fırsat kollayan ama hiçbir şey olmadığı için talihine küsen” bir dolu insan. 1906 doğumlu, iki savaşı da yaşamış, İkinci Dünya Savaşı’nda faşist İtalya’nın askerlerinden biri olarak gönülsüzce görev yapan yazarımızın gözü ile askerlik mesleğine içeriden bir bakış… Çarpıcı bir üslubu var Buzzati’nin;
Franz Kafka
Franz Kafka
’dan çok etkilendiği belli. Kafka gibi, inanılmaz ağır tempoda ilerleyen ve tümüyle kahramanının iç dünyasına odaklanan yazım tarzını ben çok beğendim. Hatta, eylemsizliğine yenilmiş insanları temsilen Drago’nun bu hikayesini,
Samuel Beckett
Samuel Beckett
’in “
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
”ine,
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
’imizin “
Tek Kanatlı Bir Kuş
Tek Kanatlı Bir Kuş
”una da benzettim. Bu tarzı seviyorsanız, kaçırmayın derim.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınları · 199113.3k okunma
··
6.4k views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.