Gönderi

216 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 29 hours
Kitabı okumayı düşünüyorum, hakkındaki incelemeleri okuyorum kitabı okuyup okumamaya karar vermek için. Ama o kadar olumsuz yorum varki okumaktan vazgeçer gibi oluyorum ama kitabın konusuna bakıyorum sevebileceğim bir kitaba benziyor ve kitabı okuyan, görüşlerine değer verdiğim birisine soruyorum. O da ben sevdim diyor ve kitabı okumaya başlıyorum. Daha başlangıçta seviyorum kitabı. Ama yinede diyorumki kitap kötüye gidecek ilerleyen sayfalarda. Çünkü bu kadar kötü eleştiri boşuna yapılmamıştır herhalde. Hayır kitap hiçte kötüye gitmiyor. Hatta harika, dört dörtlük diyeceğim bir kategoride bile diyebilirim kitap hakkında. Lan diyorum bunu bir kenera yaz diyorum ama bu kadar çokta sinirlenme kitap hakkında kötü yorum yapanlara diyerek kendimi yatıştırmaya çalışıyorum kitabı okudukça. Ama kitapta tıpkı hikayeyi beğenmeyip kötülüyenlerle aynı kategoriye girecek insanlarla karşılaşıyorum. İnsan hayatına saygı duymayanlar, insanların acılarını sırf kendinilerini eğlendirmiyor diye hiçe sayanlardan bahsediyorum. Kitabı beğenmeyip hiçe sayanlarla, kitapta insan acısını hiçe sayanları aynı kategoriye sokup, sinirlerimi yatıştırıp içime atmaktan vazgeçiyor ve bu incelemeyi yazmaya karar veriyorum. Önce onlara giydircem, sonrada kitaptan biraz bahsedcem ama önce giydircem müsadenizle. EDEBİ ZEVKTEN BAHSEDİYORUM, DİKKATİNİZE "Zevkler ve renkler tartışılmaz." Öyle mi? Zevkler görecelilik varmış. Deme yahu. Bütün dünyada ki herkes eşitmiş ve bu yüzden bütün görüşlerde aynı değerdeymiş. Vay be. Kendi önemsizliklerine başkalarınıda ortak etmenin, kendi değersizliklerine herkesi indirgemenin söylemi bütün bunlar. Zevkin bir göreceliliği varsa bu ancak eşitler arasında olabilir. Ayrımlardan, sınıflardan, klanlardan oluşur hayat. Bu ayrımlar çoğu konuda adaletsiz olsada bazı konulardaki mertebeler tamamen adaletlidir.(Liyakatten bahsediyorum) Liyakatli kişilerin ahkam kesebileceği edebi zevkten bahsetmek istiyorum. Edebi zevki olabilmesi için yüzlerce kitap okuması gerekir kişinin ama buda yetmez. İnsani niteliklerinin gelişmesi gerekirki buda empati duygusunun çok gelişmesiyle bağlantılıdır. Yüksek düzeyde hayat bilgisine sahip olması gerekir. İnsan hayatına mutlak saygı duyacak bir bakış açısının gerekliliği. Bunlar yoksa edebi zevkte yoktur. Gelgelelim ortalık ahkam kesenlerle, fetva verenlerden geçilmiyor. Cehaletleri, kibirleri, cüretleri ve özgüvenleri çıldırtıyor beni. Tahammül edemiyorum. Görüşlerini hangi temele dayandırdıklarını sorsan sana bir kaç salakça gerekçe sunarlar. İkna olmadığını gördüklerinde ve tam sen onları köşeye sıkıştırıp bir şeyler söyleyecekken, görüşlerime saygı duymalısın, diye bir karşılık alırsın. Saygı duyulmasını bekleyen kişi, bilmediği bir değeri veya tam anlamıyla anlamadığı esere, kişiye, sırf bencilce duygularla, kendini tatmin uğruna saygısızlık eden kişidir aynı zamanda. Ben her seçime, her görüşe saygı duyulmalı diyen birisi değilim. Ben ancak liyakatli insanların görüşlerine saygı duyarım. Liyakatsizlerin saygı beklemesi. Aslında onların saygı beklemesi, kendi yetersizliklerinin ortaya çıkmasını engelleyen bir kılıf. Güçleri yetse gizliden gizliye ettikleri saygısızlığı, sonu kaba kuvvete kadar vardıralabilecek bir dayatmaya çevirebilirler. Bu insanlar yüzünden diyorumki bazen, isteyenin her istediğini elde edememesinde kısmi de olsa bir adalet var. (Kısmi adalet adaletsizliktir ama neyse) Hiçbirinize saygı duymuyorum. KİTABIN KONUSUNA GELECEK OLURSAK Eğlence mekanlarında stendup gösterisi yapan bir komedyenin, hastalığının etkisiyle, ölümünün gölgesini yanı başında görmesiyle son gösterisine çıkıyormuşçasına bu gösteriyi kendi hayat hikayesini anlatacağı bir platforma çevirmesi ama bundan önce gösterisine hayat hikayesini anlatacağı bir anlam yüklemeden önce 43 yıldır görmediği çocukluk arkadaşını gösteriyi ve kendisini değerlendirmesi için gösteriye davet etmesiyle başlayan, dramla komedinin harmanlandığı bir hikaye. Anlıyorsunuzki komedyen komedyenliği hayatın zehrini panzehire çevirmek için seçmiş. Ama haddini aşan her şeyin zıddına dönüşür. Panzehir zehre dönüşüyor zamanla. Çünkü çizgisini, kariyerini ve mesleğinin ilkelerini koruyabilmek için; kendini tüketmeli, yüksek beklentiyle vampirleşen seyirciye kendi kanını vermeli, acılarını bile gülünebilecek malzemelere çevirmeli, onurunu ve utancını yok etmeli. Dramını komediye çeviren komedyenin dramı. İzleyicilerini memnun ediyor etmesine ama kendi ruhunu öldürme pahasına yaptığı bir şey bu. Derken kitabın ilerleyen bölümlerinde dram komedinin önüne geçiyor ve seyircilerden bazıları gösteriyi terk ediyor, çünkü onlar ruhunu öldürmek istemeyen bir komedyene tahammül edemiyorlar. İşte zevklerine ve görüşlerine saygı duymadığım insanlarla aynı kategoriye soktuğum insanlar bunlar. Bu incelemeyi yazmama sebep insanlar bunlar. Bu kitap beni komedyenler üzerine düşünmeye sevketti.(Daha doğrusu kitaptaki türden komedyenler üzerine) Bu öyle bir meslekki salondaki en zeki kişi siz olacaksınız, her an anlık memnuniyet vermek zorundasınız, bütün salonu kontrol etmelisiniz ve bunu sağlayan her türlü dengeye hakim olmalısınız. Onurunu ve utancını ayaklar altına almayı gerektiren metodları kullanarak. Her an güldürmek için orada bulunmanın baskısı. Bunu yapamadığınız zamanlarda ortaya çıkan yok olmak tehlikesi.( mesleğimiz hayatta var olmamızı veya yok olmamıza neden olan faktör değil mi?) Var olmakla yok olmak arasındaki o ince çizgi üzerinde yaşamanın baskısı. Güldürmek uğruna gülemez hale gelmek. Kitapta komedyenin gülmediğine dair bir emare yok ama ben bunun böyle olduğunu düşünüyorum. Komedyenler hiç gülmez demek istemiyorum ama onların gülüşlerinde gülmeyi gülmek yapan bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyorum, mesleklerinin bu duyguyu kaybettirdigini düşünüyorum. Komedyenlik deyip geçmeyin, çok zor bir meslek. Ruhlarını tüketiyorlar anlık zevkimizin tatmini uğruna. Kuyruğunu yiyerek beslenen balıklar onlar. Neyse: Dolu dolu bir kitap okudum. Herkese tavsiyemdir.
Bir At Bara Girmiş
Bir At Bara GirmişDavid Grossman · Siren Yayınları · 2018624 okunma
··
1,987 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.