Gönderi

“Yokluğun nesi anlatılırdı bilmiyorum belki senelerdir susup sonunda anlatmaya çalıştığım şeyin olmayışıydı kalemin önüne görünmez bir duvar çeken. Duvarlar kalemle yıkılmıyordu tarih ilk örnek olarak çıkarıyordu bunu karşımıza. Biraz vahşilik, biraz barbarlık, biraz açgözlülük, belki biraz riya bunlardan eminim ama biraz mı asıl söylemek istediğim bundan emin değilim işte. Lazım olduğunda sende olmayışı, dilininin ucuna gelip bir türlü hizaya sokamadığın sözler gibi bir hakimiyet kuruyordu zihinde. Sen değilsin efendi onlar. Sen gelirsin yola, ama onlar düzensiz düzenlerinde, çarpık kentleşmiş şehirlerinde zaten yolundaydılar. Başka türlüsüne ikna edemeyeceğin sabit fikirliler derneğinin giyotine mahkum edilmiş son yemek hakkını gardiyanına söylemiş ve papazına günah çıkarmayı ve tanrıyı reddettiği isyankar bir insan olarak, kaldı ki tanrı bir şey yapacak olsaydı mısırıyla sinema perdesinin önünden kalkıp çoktan yapardı, böyle bir insan olarak kabulleniyorsun her şeyi. Giyotin ya da intihar ya da reenkarnasyon yahut doğal bir ölüm. Ne fark eder ki? Hangimiz şu an aslında bunlardan birini yaşamadığını düşünüyor ki? Hangimiz hayatın belli dönemlerinde veyahut bilfiil burada olmadığını düşünmemiştir? Hayat ne derse desin daha fazlasını hak ettiğimizi bağırıyoruz içimizden. Evet hayat hakikaten senin bir bok bildiğin yok, sana bu ismi bile biz verdik oysa ki. ‘Hayat’ nasıl da olumlu bir tınısı var değil mi? Şahit olduğun tokat o tınıyı silip götürene kadar tabi. Sahtenin gerçekten güzel olmadığını iddia eder misin bana? Başarabilirsen, gerçek hayata dönerim o zaman. Yok başaramazsan olduğum sahtelikte iyiyim ben, sal gitsin. ‘Ben böyle iyiyim’ diyenleri salın gitsin. Sizden daha iyisini hak ediyorlar.” ben’den 03:06 17/10/2021
·
352 görüntüleme
MehmetÇE okurunun profil resmi
Aforizmalarınız ve kullandığınız dil oldukça etkileyici gerçekten…👏👏👏
aysu şirin okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim 🌹
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.