Gönderi

Kedi olmakta zor be kardeş
Bize yakın gelen veya yakın duran insanları değiştirme isteği yüzünden ilişkilerimiz çoğu zaman güdük kalıyor. Bu durumu bir ağacın tam uzamaya başlayan dallarını sürekli sebepli sebepsiz budamaya benzetebiliriz. Oysa her dalın güneşe ulaşma potansiyeli ve arzusu vardır. Sürekli bu isteği engelleme mecburiyeti, zamanla ağacın sadece güneşe değil bağlı bulunduğu toprağa da küsmesine sebep olur. Başka bir örnek vermek gerekirse; Diyelim evinizde besleyip sizinle yaşamasına izin verdiğiniz evcil bir kediniz var (ya da o bir köpekte olabilir ) ısrarla ona insani özelikler atfederek davranıyorsunuz. Tüm davranışlarınız ve sözel diyaloğunuz bunun üzerine kurulu. Üstüne giydirdiginiz elbiseler, takılar(tasma, şapka, pati ayaklıkları...), her sene düzenli olarak kutlanan doğum günleri, veteriner hizmetleri, her akşam eve gelirken adeta sizi bekleyen çocuğunuzmuş gibi hediyeler götürmeler... Tüm çaba o kedi ya da köpeğin bir insan olduğu fikrini benimsemeye dair gibi görünmüyor mu sizcede? Fakat siz ne yaparsanız yapın kediniz/köpeğiniz hayvan halinden memnun olarak yaşamaya devam eder. Tüm bu, dünyayı tek bildiğimiz insani özellikler atfederek yaşama dürtüsü, bir zaman sonra tek bir insan olarak düşünmeye evrilip bizim dışımızda her ne varsa kendimize uydurma uğraşına dönüyor sonunda... Bu tutumumuz sahip olduğumuz veya olacağımız nesneler için bile böyledir. İnsan, zihninde biz olmayı hayal eden sonra da o biz fikrini bende boğmak için çabalayan bir canlıya dönüşüyor her geçen gün... Çevremizdeki insanların her birinin kendi şahsına münhasır özelliklerinin olması gibi diğer canlıların da her birinin farklılık göstermesi kadar normal birşey olmasa gerek... Elbette bir kedinin, bir köpeğin de arzuları vardır. (taze bir ciğer parçası, leziz bir kemik gibi..) ama hiçbir şey o kedinin ciğeri yerkenki hırıldamasına ya da köpeğin o kemik parçasını bir yerlere saklama dürtüsüne engel olamaz. Yani bizler onları ne kadar evcilleştirmek istekte, onlar bir şekilde hayvan olma hakkını sonuna kadar kullanır. Bunda ısrar etmek ise o hayvanın doğasını bozar ve bu durum da sahip köle ilişkisinden başka birşey olmaz. Hayvan istenilen şekilde davranmayı öğrenerek insan gibi olmayı da öğrenir ama bu insani özellik salt yaşama güdüsüne dönüşür. Böylesi bir ilişki sahibin o hayvana karşı tutumunu değiştirirken, hayvanın daha da köleleşmesine sebep olur. Zira artık alışkanlıkları onun bu köle durumunu pekiştirmeye başlar. Bana sorarsanız sağlıklı benlik oluşumu sadece insanlara has bir durum değildir. Hayvanları ve özelikle kendi yavrularını nasıl besleyip büyüttüğünü gözlemlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Yazının başında verdiğim ağaç örneğine dönecek olursak, Sağlıklı bir şekilde büyümesi ve yaşama isteği, azmi engellenen her canlı geriye kalan hayatını canlı olarak devam ettirebilir mi? Kollarınızı ve bacaklarınızı kesseler ve hadi şunu tut, hadi koş bakalım deseler ya da siz istemeden saçınızı usturaya vursalar, istemediğiniz ve dar gelen elbiseler giydirseler, bir canlı olduğunuzu düşünmeden en ufak hatanızda lanetler okuyup, küfür etseler, istedikleri zaman yemek verseler, sahibin istediği vakit sevse ya da dövse ve hayvan olma hakkını elinden alsa ya da insan olma hakkını mı demeli yoksa? -içaforiz
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.