Gönderi

290 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 48 days
KAĞITTAN GEMİLER “Ay ışığında süzülerek gelen kâğıt gemilerin kimsesizliği, sessizliği var başımın içinde. Batmasınlar, kıyıya ulaşsınlar diye su içmiyorum. Susuzluktan ölüyorum.” “İnsan en sevdiklerini gömemezse, başına bir kara taş dikemezse kimsesiz kalıyormuş. İnsan en sevdiğini gömemezse her gün umut ediyormuş. Ölüsünün üzerine toprak atmadan dirinin acısı sönmüyormuş.” “Hayat, bazıları için gerçekten zordu. Hiçbirimiz kolay yaşamıyorduk; savaşlar, yoksulluklar, ölümler, hastalıklar içinde çürütüyorduk ömrümüzü.” “Karışmaktır sürgün, karışmak ama ait olamamaktır. “Bu benimdir!” diyerek hiçbir şeye canı pahasına sahip çıkamamaktır. Hiçbir şeye! Evine, ekip biçtiği tarlasına, kapısındaki hayvana, hatta en sevdiğine ve hatta sana ait plan o yaşama… Hep bir eliyle sıkı sıkı tutmaktır sahip olduğunu, diğer eliyle bırakmaktır sermazenlerin gökten aldığını yere veren dansıyla…” 📚📖 Nesren, Tuna, Ümit, Dilhun nine, Raif, Elbruz, İsmet, Denef (Döne) ve diğer karakterler ile acı tatlı bir çok şey yaşadık. Çerkes sürgününde ne kadar kötü acılar yaşamışlar… İçim paramparça oldu ve onlarla birlikte benim de yüreğim kanadı. 📚📖 Ümit’in sahaf dükkânından çıkan bir defter sonrası onun Tuna’nın eline geçmesi ve ardından Raif’in yaşadıklarını okumak hem çok güzel hem de çok acıydı. (Bu arada ilk başta Tuna’yı erkek sanmıştım, bayan olduğunu sonradan anladım.) Raif’in, öğrencisi İsmet’e karşı hissettiği güzel duygular, sahip çıkmaya çalışma çabası sonrasında Denef’i gördükten sonra oluşan duygular ve Dilhun ninenin de yön vermesi ile güzelliklere adım atması beni çok mutlu etti. Çerkes kızı Denef’in Raif’in ailesine davranışları, aile değerlerine saygı duyması, adetlerini yerine getirmesi ne güzeldi. Hele ki Raif’in babası ile neden konuşmadığını, adetlerine göre ne yapılması gerektiğini öğrendiklerinden sonra babasının bunu her eve gelişinde yapması beni mutlu bir şekilde gülümsetti. Raif’in ailesi yaşadığı bir çok acılardan sonra Denef ve İsmet’in gelişleri ile aile saadetlerinin mutlulukla devam etmesine ise hayran kaldım. Onların sohbetlerine hatta Denef’in közde yaptığı kahvelere eşlik ettim. Tuna gibi ben de sadece okumuyor, her satırı, her duyguyu karakterler ile birlikte yaşıyordum. Hele ki sürgün… 😥 bu bölümü okurken yazarın, sürgünü detaylı bir şekilde açıklayarak anlatması yüreğimin en derinine dokundu, göz yaşlarımı tutamadım ve onların duygularını hissederek ağladım. Okurken o insanların yaşadıklarını yüreğimle gördüm. Nenej (Dilhun)’in sürgün sonrası Nesren’den ayrılmak zorunda kalması, gemide annesinin durumu ve göç sonrası yaşadıkları ne kadar üzücüydü. Ve buna rağmen ümitlerinin hiç tükenmemesi… 📚📖 Tuna ve Elbruz’un ilişkisinde de Elbruz’u bir türlü anlayamadım. Neden Tuna’ya karşı farklı davranıyordu. Her şey askıda gibi… ne seviyor, ne sevmiyor gibi… Neden onu yürekten seven Tuna’ya, sevgisine sahip çıkmadı ki… Elbruz’a içimden çok şeyler dedim… 📚📖 Sayfa 253 te ise Raif müjdeli haberi aldığı sıra evinden uzaklaştığı sırada yer sarsıntısı, Erzincan depremi ve sonrası … Şu anda bu yorumu yazarken bile gözlerim doldu yaşanan sahneler gözümde canlandı ve yüreğim sızladı yine… Ah be Raif, o kadar acıya nasıl dayandın, mutlu haberi aldın ama yaşayamadın. Ben o kadar üzüldüm ki… kelimelere nasıl dökeceğimi, nasıl ifade edebileceğimi bilemedim. Kurtarma ekiplerinin çalışma sırasında Raif’in evinin bölgesinde gördüklerini içim parçalanarak okudum. Yazarımız yaşanan duyguları o kadar güzel ifade etmiş ki, karakterin yaşadığı ve hissettiği duyguları yüreğimle hissettim. Yazarımızın eline yüreğine sağlık, bu eser ile bana bir çok bilgi kattığı için de ayrıca teşekkür ediyorum. #ayçaatçı #kağıttangemiler #okudumbitti #yorum
Kağıttan Gemiler
Kağıttan GemilerAyça Atçı · Net Kitap · 201840 okunma
·
165 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.