Herkesin bu kadar beğenip yere göğe sığdıramadığı bi kitap ve yazar hakkında gümbür gümbür bi eleştiriyle geliyorum ;
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki Orhan Pamuk görüş ve fikirleri itibariyle (kendisi Türklerin bu topraklarda ermenilere soykırım yaptığını iddida eden ve aydın bir kişi olduğundan düşüncelerini sorgusuz sualsiz söyleme ve düşünme hakkına sahip olduğu ileri sürülen ve bu söylemlerinden dolayı eleştirilmeyen bi yazar- ) kendisine karşı bu yüzden mesafeli kaldım.
Nobel edebiyat ödülü aldığı kitabı merak ettiğimden "Beyaz Kale"'yi okudum.
Hicbir şekilde beğenmedim ve benim için aldığı nobel ödülü de avrupanın ikiyüzlülüğünün bi nişânesiydi , soykırımı kabul eden o mülakatları vermeseydi ödülü alabilir miydi demeden geçmedim..
E bu kadar da haksızlık etme hayran olunası , ellerden düşmeyen bi kitabı var
"Masumiyet Müzesi.
İnanın tüm ön yargılarımı bi kenara koyup okudum.
Tam bir fiyasko.
Evet tamda bu kadar kusura bakmayın.
Hiç bir karaktere ısınamadım sevmedim. Kemal'in alkışlanası bi aşkı yoktu benim gözümde. Kemal sibelle nişanlıykende ikiyüzlüydü, füsun evliykende. Sadece ilk başlarda cinsellik üzerine nükseden bi ilişkinin takıntısıydı.
Beni çok sinir eden hatta yarıda bırakma isteği oluşturan bi durum varki kitapda sürekli üzerine basıla basıla konu edilen genç kızların önemsememesi gereken -bekaret , bekâretin sadece modern çağdaş kadınlar tarafından normallestirildiği gerisinin yobazlik olduğu gibi verilen ince mesaj ve hatta hatta sinir olarak söylüyorum ki ,
Hz. İbrâhim' in oğlu ismaili Allaha kurban etme isteğini Sevdiğine sorgusuz sualsiz en değerli şeyini sunmasını tıpkı kadınlarında sevdiği erkeklere hiç düşünmeden bekaretini vermesiyle kıyasladığı o ince mesajı görmediyseniz sadece okumak için okumuşsunuz bence. Aşk için tensel dokunuşların gerekli olmadığı, sevdiğini haykırabilen pasif olmayan, severken başkasıyla olmayan yada başkasıyla olmasına razı olarak seven bi ilişki olmasaydı eğer bende muazzam bi aşk hikayesi diyebilirdim.