Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

304 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Ayşe Kulin sevdiğim, tüm kitaplarını okumaya çalıştığım bir yazar. Bu kitabını görünce almadan edemedim. Kitapta bir şey olmasa bile ( ki olduğu kesin) o şirin kapak tasarımı için dahi alınır. Yalnız okurken dikkatli olmak gerekiyor çünkü kitap iki taraflı. İki kapakta aynı sadece renk farkı var, aslında isimlerde değişik ama tekerleme gibi olduğu için ilk anda bunu fark etmiyorsunuz. Bir tarafın adı “Bir Varmış, Bir Yokmuş”, diğer tarafın adı “Bir Yokmuş, Bir Varmış”. (Azıcık aklım varmış, onu da bu kitap almış ) Bir Varmış Bir Yokmuş'un bir yüzünde gerçek yaşamdan alınmış öyküler, diğer yüzünde ise kurgulanmış öyküler var... Ancak Ayşe Kulin'in kitabın önsözünde de belirttiği gibi hayal ile hakikat, kurgu ile gerçek kimileyin öylesine iç içe geçiyor ki... Bu iç içe geçişi en iyi dile getirecek biçim bu kitabı önlü arkalı, evire çevire okunacak bir kitap olarak tasarlamaktı. Biz de öyle yaptık, bir yanda gerçek öyküler bir yanda kurgular var ama hangisinin gerçek, hangisinin hayal ürünü olduğunu karıştırmak mümkün. Belki hayatın gerçeği de tam bunu anlatmak istiyor bize... (Tanıtım Bülteninden) Kitap iki taraflı olduğu için nasıl anlatsam, ne taraftan başlasam? Okuduğum gibi iki bölümde anlatmak en iyisi herhalde. “Bir Yokmuş, Bir Varmış” tarafından okumaya başladım. Kurgulanmış hikayeler, ama fazlasıyla gerçekçi; gazetelerde okuduğumuz, televizyon programlarında izlediklerimizden farkı yok. Bu tarafta; Hayal, Soytarı, Kurban, Sirk ve Ada’ya Mektuplar adlı öyküler var. Bu bölümde en çok Sirk adlı öyküyü beğendim, en az şiddet içeren ama en hüzünlü öyküydü bence. Diğer tarafta ise; Annabella’nın Öyküsü, Cömert’in Öyküsü, Gülcan’ın Öyküsü, Aylin’in Öyküsü, Piyanist ve Ölümün Şerefine Sıkılan Kurşun (Töre) adlı öyküler var. Hayal adlı öykünün giriş kısmını okurken eski Türk filmleri gözümün önünde canlandı. Sanki Yeşilçam filmlerinin klasik gazino sahnelerini anlatıyordu. Biliyor ki, ilk kadehin keyfi, üçüncü kadeh biterken şiddete, hitap şekli ise “kız”dan “karı”ya dönüşecek ve kocası bahane bile aramayacak onu dövmek için. Bahane bile aramayacak… Diyor bir yerde. Onlarca, yüzlerce, binlerce kez dinledik bu hikayeyi. Hepsi aynı bahane bile aramıyorlar ve biraz üstlerine gidilirse aldıkları alkolü suçluyorlar. Hem maddi sıkıntı var, hem alkol dengeyi bozuyor o zaman neden içmekte ısrar ediliyor? Hayat sahnesinde, kesişen yolları ile birbirinin hayatına dokunan insanların hüzünlü öyküleri. Bu öyküleri okurken kimi zaman üzülüyoruz, kimi zaman kızıyoruz, çoğunlukla kendimizi çaresiz hissediyoruz. Ama gerçek hayatta yaşananları düşününce yazılanların az olduğunu gerçeklerin daha acı olduğunu anlıyoruz. Maalesef gerçek hayatta iyi sonla biten, kurtulan karakterlerin olduğu hikayeler yok. Ayşe Kulin okumayı seven biri olarak birçok kitabını okudum. Çoğu gerçek hayattan biyografilerin öyküleştirilmiş haliydi. Bu kitaptaki karakterlerden birinin fantastik sonu beni şaşırttı. Hep gerçekleri yazan Kulin’den böylesine fantastik bir son beklemiyordum. Bir yerde benimde çok düşündüğüm ama cevap bulamadığım soruları sormuş: “Yüzlerinin dışında sıkıca örtünüyorlar. Hele saçlarının görünmesi konusunda çok hassaslar. Tanrı’dan mı yoksa birbirlerinden mi sakınıyorlar bilemiyorum. Kendilerini Tanrı’nın yarattığına inanıyorlarsa, yaratanlarından neden saklarlar saçlarını? Saçlarını da Tanrı yaratmadı mı? Birbirlerinden veya erkeklerden sakınıyorlarsa, eee, hepsinin saçı var! Üstelik erkekler saçını kapatmak zorunda değil!” (İslam gibi mübarek, affedici hoşgörü dininin sadece örtünmeye indirgenmesi beni hep üzmüştür.) Diğer Kulin kitaplarında olduğu gibi keyifle okunup, kütüphanedeki yerine külliyatı tamamlamak üzere kondu.
Bir Varmış Bir Yokmuş
Bir Varmış Bir YokmuşAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20121,333 okunma
·
135 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.