Kasabanın lisanslı büyücüsü Sarah kızının büyü gücü olmadığını keşfettiğinde çok üzülmüştür. Kasaba halkı tarafından sevilen ve dükkanında çeşitli iksirler üreten Sarah yakın arkadaşları ile vakit geçirirken lise partisinde yangın çıktığını öğrenirler. Sarah, Abigail ve Julia’nın çocukları o partidedir ve Abigail’in oğlu David ölmüştür.
Bu olayın bir kaza olduğunu düşünen şefin aksine dedektif olayları derinlemesine anlamaya çalışır. İşin içine girdikçe kasabalıların birbiri içine giren hayatlarını ve sırlarını keşfeder. Acılı anne Abigail ise bir video yüzünden en yakın arkadaşı Sarah’ın kızını oğlunu öldürmekle suçlar. Harper eski sevgilisi David’i öldürmüştür hem de büyü kullanarak. Bir yandan arkadaşını sakinleştirip onun acısını anlamaya çalışan Sarah, diğer yandan kızını korumaya ve onun büyü gücünün olmadığını kanıtlamaya çalışır. Ancak Harper’ın özgür yapısı, ortadan kaybolmaları ve bu iddialar yüzünden karşılaştığı zorbalıklar işi çıkmaza sürükler.
Bir yanda Abigail ve onun doldurduğu kasabalılar diğer yanda ise cadı bir anne ve katil olduğu söylenen kızı Harper...
Öncelikle öylesine başladığım bir kitabı heyecanla ve severek okuyunca çok mutlu oluyorum. Kitap dedektifle birlikte olayları öğrendikçe daha da heyecanlı hale geliyor. Baştan beri şüphelendiğim sonuca ulaşsak bile yine de şaşırmadan edemedim. Kitabın sonu kesinlikle devamını merak ettirecek şekilde bitiyor.
Kitabın dili sade ve çok akıcıydı. İki bölümde karakterlerin adı yanlış yazılmış o yüzden kimin ağzından okuduğunuzu şaşırıyorsunuz, dikkat edin. Genç bir kızın cadı olduğunu keşfetmesi ve verdiği savaşları değil de sistemli, kendi kuralları olan ve cadıların nispeten kabul gördüğü bir dünyayı okuyoruz. Kitabın fantastik yönü baskın değildi, daha çok polisiye ağırlıklı ilerledi. Kasabada işlendiği söylenen bir cinayet var ve öldürülen kişi kasabanın göz bebeği, kızların sevgilisi, okul futbol takım kaptanı. Bir yandan oğluna olan sevgilerini kullanıp onları kışkırtan anne diğer yandan bugünü çözmeye çalışırken yılların gömülü sırlarını eşeleyen bir dedektif...
SPOİLER SPOİLER SPOİLER
Öncelikle Abigail’den nefret ettim. Acısını ve taptığı oğlunun yanlışlarını öğrendikçe inkar etmesini tabiki de anlayabiliyorum ama içinden çıkan insan çok tehlikeli ve merhametsizdi.
Arkadaşları için her şeyi yapan ama aslında onun nasıl biri olduğunu bilen klasik erkek grubu... Harper her gün sizin yüzünüzü görmek zorunda kaldığı için o kadar üzgünüm ki.. ve tabiki de her yaptığı yanına kar kalan Bea... David’in Harper başta olmak üzere herkese yaptıklarını okurken sinir krizlerine sürüklendim.
İşlerin gittikçe çığrından çıkması ve kasabalıların geldiği son nokta kanımı dondurdu. Birinin artık aklı başına gelecek diye beklerken Michael’in yaptığı şey şoke etti. Hatta acaba hızlı mı okudum da bir şeyleri mi kaçırdım diye düşünmeye başladım. Çünkü o kadar ani ve canice gelişti ki olaylar akşamdan beri son 100 sayfanın etkisindeyim.
SPOİLER SPOİLER SPOİLER
Harper’in büyü gücü olduğunu başından beri tahmin ediyordum. Yazar hem onun açısından konuşup da olayları anlamayalım hem de o yokken aileler iyice kızışsın diye kızı kitabın sonuna dek sakladı resmen. Yine de sonunu okurken gerçekten şaşırdım. Kya’nın Şarkı Söylediği Yer’i hatırlattı bana ve bayıldım.
Sarah’ın sınırlarını gevşetip de sevgi için yaptığı şeylerin uzun vadede kötü sonuçlar vermesi güzel bir detaydı.