Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
9/10 puan verdi
Bedeni köle, ruhu özgür!
Evet merhabalar kitabı incelemeye başlamadan önce Stoa felsefi ve Epiktetos hakkında konuşarak başlamak istiyorum. Stoacılar için insanın temel amacı mutluluktur. Mutluluğa ulaşmak içinse doğaya uygun yaşamak gerekir. Stoa felsefefisinin önde gelen düşünürleri ise Marcus Aurelius, Seneca ve Epiktetosdur. Ve bu insanlara baktığımızda Marcus Aurelius Roma imparatoru imkanların en iyisine sahip. Yani mutluluğun belki de bunlarla olmayacağını insanın kendi içinde olması gerektiğini anlamış olması bana normal geliyor. Şimdiyi düşündüğümüzde de öyle değil mi? Zengin insanlar genelde para ile mutluluk olmaz gibi klişe sözler söylerler. Epiktetos ise bir köle ve köle bir insanın bu felsefeyi benimseyip buna inanması bunu uygulamaya koyması bana çok tuhaf ve takdir edilesi geldi. Şimdi kitap incelemesine geçebiliriz :) Kitabı incelerken belli başlıklar üzerinde duracağım ve bu başlıklar hakkında konuşacağım. 1) Hiçbir şey hakkında “onu kaybettim” deme, sadece “geri verdim” de: Evet Epiktetosa göre insanı mutsuz eden şeylerden biri de “Sahip olma” düşüncesi. İhtiyacımız olmayacağı kadar çok fazla eşyaya, insana ve varlığa sahip olmak istiyoruz ve sonra bunları kaybedince de üzülüyoruz ve kahroluyoruz. Epiktetos ise şöyle söylüyor; Bedenin bile senin değil en sonunda onu bile teslim edecekken nedir bu her şeye sahip olma isteği? 2) Görünümüne kapılıp da onun mutlu olduğunu sanma: Epiktetos özellikle şuan ki sosyal medya zamanını görseydi sanırım bu konu hakkında daha fazla konuşabilirdi. Her gün gezindiğimiz sosyal ağlarda arkadaşlarımızın, çevremizin hatta ve hatta tanımadığımız bir çok insanın hayatını görüyoruz. İnsanlar tabii ki böyle platformlarda hayatının kötü yanlarını değil hep iyi yanlarını gösterme uğraşında. Bizse bunun farkında olmayıp “ ya ne kadar güzel bir hayatı var” ya da “ne kadar şanslı keşke yerinde olabilseydim” diye bazen kendi kendimize konuşuruz. Ama bu insanı gördüğümüz bildiğimiz kadarı ile düşünürüz yaşadığı, çektiği acıları bilsek belki de böyle bir hayat istemeyeceğiz. 3) Nitekim sen mal varlığın ve belagatin değilsin: Epiktetosa göre mal varlığı insanın kişiliği için hiçbir anlam ifade etmez. Önemli olan insanın ahlak duyuşunu korumasıdır. Yani mal varlığı olmadığında da insanın varlığı süreceği için bir önem arz etmediğini söyler Epiktetos. Çağımızın da sorunu insanları genelde makamına göre yargılar, değer veririz ya da onlarla ona göre konuşuruz. Duyuşsal ve ahlaki özelliklerine ise belki de en son dikkat ederiz. Epiktetos ise ilk olarak ahlaki değere önem vermemizi söyler. 4) Bazı şeyler bize bağlıdır, bazı şeyler bize bağlı değildir: Evet bilge kişiyi bunları bilen ve buna göre davranan kişi olarak tanımlıyor Epiktetos. Değiştiremeyeceğimiz bazı şeyler vardır. Nerede doğdumuz, Annemiz, babamız, Fiziki özelliklerimiz. Bunları değiştirmeye ya da bunlar için şikayet edip üzülmenin gereği yoktur. Ve insan değiştirebileceği yani kendi düşünceleri, ahlaki değerleri ve bilgisini arttırma yoluna gitmelidir. 5) İnsanları rahatsız eden, şeyler değil, şeylerle ilgili fikirleridir: Epiktetos insanı üzen şeyin olaylar değil, o olaylara insanın yüklediği anlamlar olduğunu söylemiştir. Durduk yere herkesin ortasında bir insanın size yavaşça bir tokat attığını düşünün. Bu tokat sizi öldürmez hatta yaralamaz bile belki canınızı bile acıtmaz. Ama bu tokatın altındaki sebepleri düşünerek insan kendini çok kötü hisseder. Neden sorusunu sorar kendine. Ya da güvendiği bir insan parasını çalıp hırsızlık yaptığında giden parasına değil de o güvendiği insanın bunu yapmasına, emeğine hiç saygı duymamasına kızar aslında. Genel olarak benim kitaptan çıkardığım fikirler bunlar. Umarım bu güzel eseri okumanız için bir sebep olabilmişimdir :)
Enkheiridion
EnkheiridionEpiktetos · İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,013 okunma
··
640 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.