Gönderi

232 syf.
·
Not rated
"Şimdi yapmamız gereken, yalnızca ikimize özgü bir yeni dil geliştirmek,kurmak,yaratmak.Öylesine ki, bir üçüncü kişi, bizim birbirimize söylediklerimizi işitecek olsa,bunlardan hiçbir şey anlamasın." Mükemmel ilişkinin tanımı kitapta geçen bu alıntıda gizli bence de.Tüm dünyadan,"diğer" tüm insanlardan izole iki kişilik bir dil,anlayış.Yaşamak bize şunu öğretiyor ki gerçekten çoğumuz sevilmekten ziyade anlaşılmak istiyoruz. Çünkü başkaları tarafından anlaşılma ihtimalimiz sevilme ihtimalimizden daha düşük.Ailemiz,dostlarımız,çocuklarımız bizi anlamasalar da sevebilirler, sevgiye doyurabilirler ve bu bizi yalnızlıktan kurtarır görünür.Ancak yalnızlık etrafımızda kimsenin olmaması değil, bizi anlayacak kimsenin olmamasıdır.Düşüncelerimizin,fikirlerimizin,söylediklerimizin -hatta söylemediklerimizin-atmosfere karışıp gitmesinden daha ağır ne olabilir ki insan için?"İlişki" kavramını kendi bakış açısından değerlendiren yazarı okuduğumuzda, ilişkiye niyetlenen insanların ne kadar çetrefilli bir yola girdiklerini görüyoruz.İnsanın kendisine bile yabancı olduğu bir dünyada, başka bir kişi ile bir olması ne kadar da zor ve bu zorluk ne kadar güzel anlatılmış.Kitapta insanı karamsarlığa düşüren şey ise anlaşılmış olmanın/çok iyi anlaşmanın bile bir ilişkiyi kurtarmaya her zaman yetmeyeceğine varan sonuç.Yazar kıskançlık,özgürlük sınırları, ait olma gibi ilişki kavramlarına bakışını mükemmel bir şekilde önümüze sermiş defterinde.İlişkideki "hırlaşma"ların olumlu katkılarını da hissettirmiş:---gerçekten de sevdiğimiz insanla küçük kavgalar,anlaşmazlıklar, küslükler içimize nasıl da "hüzünlü bir keyif "salar (evet üzülürüz ama değişik bir keyfi vardır bu hırlaşmanın)ve sonunda barıştığımızda eskisinden daha da güçlü bağlanırız birbirimize---.Kafka'nın "Milena'ya Mektuplar" ı geçti okuma esnasında sürekli aklımdan.Ama Aruoba'nın anlatısında Kafka'dan farklı olarak karşıdaki karakterin neler hissettiğini,düşüncelerini kendi ağzından duyamıyoruz.Bence bu durum duygu açısından daha etkili kılıyor kitabı.Çünkü ne kadar iyi tanıdığımızı düşünsek de karşımızdaki kişinin duygularına ve düşüncelerine tamamen hakim olamayız."Acaba"lar ile sürdürürüz ilişkilerimizi.Sonuçta biz yazarın gözünden görüyoruz ilişkiyi, karşıdakinin duygularına tam olarak hakim değiliz.Bu çok daha etkileyici kılıyor yazını.Ayrıca kitaptaki karakterler sapyoseksüel kişilikler ve belki de ilişkinin bu kadar güçlü ama bir o kadar kırılgan olmasının sebebi de bu.Kitaptan bağımsız olarak söylemeliyim iki insan arasındaki ilişki kişilere özeldir ve herkesin öncelikleri farklıdır.Kimi insan sığınacak bir liman, kimisi çocuklu, mutlu bir aile, kimisi ekonomik güç, hatta kimisi sosyal medyada yayınlayacak doküman sağlamak için ilişki kurar.Kimisi mutlu olur, kimisi perişan.Bu da bize gösteriyor ki tek ve doğru bir ilişki türü söz konusu değil, herkesin mutluluk ölçütü başka başka.Sonuç olarak kitap birçok kişiye hitap etmeyebilir ama eminim ki bir çok kişi kendi yaşantısından,ilişkisinden,bakış açısından notalar bulacaktır.
İle
İleOruç Aruoba · Metis Yayınları · 20183,458 okunma
·
330 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.