Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Herhangi bir düşünce, karşıtıyla karşılaşırsa özgün halinden eser kalmaz. Karşıtından mutlaka etkilenir ve değişir. Bu da yok olduğu anlamına gelir. Aynı zihindeki karşıt düşünce baskısına çelişki denir. Zihin, çelişki karşısında birbirini parçalayan düşüncelerini ölümlerine terk etmek zorundadır ve üçüncü düşünceyi üretmelidir. Zihin, yok olanların bıraktığı yeri üçüncülerle doldurmalıdır. Aksi takdirde karşıt düşüncelerin aynı anda yok olmasıyla boşalacak olan zihinde davranışa dönüşecek hiçbir şey kalmayacaktır. Ve davranışın gözlemlenmediği beden her anlamda felçli sayılacaktır. İnsanların en büyük hatası, bu kuralı görmezden gelmeleri ve karşıt düşüncelerin birbirlerini öldürmesine izleyici kalmalarıdır. Hayatın karşılarına çıkardığı seçim kavşaklarında donarak ölmelerinin nedeni, karşıt düşüncelerin çarpışmalarından kaynaklanan ışıktan gözlerini alamadıkları için körleşmeleridir. Kör ve felçli. Kim böyle olmak ister? Tabii ki sözünü ettiğim düşünceler, savunulan ve uğruna kelime çiğnenenlerdir. Tabii ki her düşüncenin karşıtı vardır ve zihin, her şeyi düşünmek üzere tasarlanmıştır. Ancak bir çarpışmanın gerçekleşmesi için düşünce ve karşıtının davranışa dönüşme aşamasına gelmiş olması gerekir. Örnek mi istiyorsun? Dikkatli oku. Bugüne kadar her şeyin söylendiğini ve her şeyin yapıldığını düşünen, ancak üretmekten vazgeçemeyen bir yaratıcıyı düşün. Bir şairi, bir yazarı ya da herhangi bir sanatçıyı. Davranışa dönüşmesine ramak kalmış iki karşıt düşünce: Üretmek ve üretmemek. Ve ikisi için de yeterli geçerlilik nedeni bulabilen bir zihin. Sence böyle bir oyun nasıl biter? Eğer birinci kural tanınmıyor ve ona uygun hareket edilmiyorsa sanatçı durur. Zihnindeki çarpışmanın ışığı o kadar güçlü olur ki kamaşmış gözleri perdelenir. Ne üretmemenin huzuru içindeki günlerini geçirebilir ne de üretirken sahip olduğu yeteneği zorlayacak özgürlüğü kullanabilir. Ne yaratmaktan vazgeçebilir ne de yaratırken tatmin olabilir. Durur. İçindeki karşıt düşünceler bataklığında yeteneği gömülene kadar durur. Ve yeteneğinin gömüldüğü mezarın başında ağlamaktan başka çaresi kalmaz. Oysa çarpışma gerçekleşmeden yapılması gereken üçüncü düşünceyi doğurmaktır. Bu örnekte, her şeyin daha önce söylenmiş olduğunu varsayan yaratıcının aynaya bakarak tekrarlaması gereken cümleler şunlardır: "Her şey söylenmiş olabilir, ama ben daha söylemedim. Ve eğer ben söylemediysem her şey söylenmemiştir. Çünkü kimse benim gibi söyleyemez. Çünkü ben tekim. Çünkü daha önce söylenmiş olanları benim gibi söyleyebilecek kimse yok. Özgürlükten herkes söz etti. Ama ben değil. Komşum da etmedi. Onun komşusu da. Ancak herkesin özgürlükten söz ettiği gün, özgürlük, söylenmiş ve kapanmış bir konu olur. Dolayısıyla yaşayan bütün akılların süzgecinden geçene kadar bâkir kalacak olan özgürlük düşüncesine ilişkin yaratımlar sürecektir." Zihin boşluğuna neden olabilecek karşıt düşünce çarpışmaları ancak üçüncü düşüncenin keşfiyle olasıdır. Ve daima üçüncü düşünce vardır.
··
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.