Gönderi
Dünyada İlaç Ve Kimya Terörü
'İlaç firmaları halkı mı düşünür yoksa sermaye sahiplerini mi?' Bu soru yıllardır alttan alta soruluyor ama üste bir türlü çıkamıyor. Baskılanır, engellenir, ötelenir. Birisi bir şey söylediğinde bazen 'bilim' adı altında bazen 'komplo' diyerek sesler susturulur. 'Bilmem ne kurumu söyledi, nasıl inanmazsın?', 'O kurum o konuda otorite, o söylüyorsa doğrudur'. Bu ve benzer cümlelerle çok karşılaşıyoruz. Hep birilerini kurtarıcı beklediğimiz için bazı kurumları da o kurtarıcıların yerine koyup en doğruyu onlar bilir diyerek suçu da günahı da sevabı da onların üzerine atmayı severiz.
İsmail Tokalak, Ataç yayınlarından çıkan Dünyada İlaç ve Kimya Terörü adlı kitabında iç içe geçen iki önemli sektörü anlatıyor: İlaç ve Kimya. Lakin herkesin anlatmadığı, göstermediği, söylemediği şeylerden bahsediyor. Kimya sektörünün gelişim süreciyle birlikte dünyada bazı sektörler çok daha hızlı bir şekilde gelişti. Bu gelişme çoğu sektörü de etkiledi. Tarım, hayvancılık ve sanayinin tüm kolları kimya sektörüyle iç içedir. İsmail Tokalak da önce ilaçtan başlayıp sonra kimya sektörünü anlatıyor. Kısaca bakmak gerekirse: İlaç endüstrisinin sebep olduğu hastalıklar, medikal aletler ne kadar güvenli, kanser endüstrisinin sömürüsü, ilaç firmaları ne kadar güvenli ve doktorlar ne kadar bağımsız, vitamin hapları üzerinden oynanan oyunlar, depresyon hastalığı ve ilaçlar üzerinden dönen oyunlar, kolesterol ilaç pazarı, aşılar üzerinden dönen büyük oyunlar, grip paniklerinin perde arkası, kimyasal terör, kozmetik ürünlerdeki kimyasal tehlikeler, diş sağlığını korurken karşılaşılan tehlikeler, elektromanyetik kirlilik gibi çok sayıda konu içeriyor.
Kimya ve ilaç sektörüyle ilgili anlatılan çoğu şey hayatımızın her alanında bizlerle iç içe. Bir anda bunlardan kurtulmak mümkün de değil. Asıl önemli unsur, kurtarıcı olarak öne sürülen bir takım şeylerin arkasında ne olduğu. Kısaca, hastalığı vücudumuza biz taşıyoruz.
Kitap içinde yaptığı alıntıları sayfa altlarında belirtmesi benim sevdiğim tarz olduğu için beğendim. Ayrıca yine bazı kavramları da sayfa altlarında ayrıntılandırması da güzel olmuş. Bu sayede bölünmeden takip edilebiliyor. Kullanılan dil benim gibi sıradan düz bir okurun anlayabileceği şekilde olup okuyucunun karmaşık yapı içinde boğuşmasının önüne geçilmiş. Sayfalar paragrafla bir satırlık boşluk verilerek ayrılmış ve ayrıca ana başlıklarda vurgulama yapılmış.
Bu kitap herkese hitap ettiği için okunmasında fayda var. İçeride anlatılanlara inanıp inanmamak kişinin takdiridir. Yazar da bunu zaten dikte etmiyor.
Bu kitabın okunması, okutulması, anlatılması, sorgulanması yapılmalıdır. Bize empoze edilmeye çalışılan 'gerçek'ler ile 'doğru'lar ne kadar gerçek ve doğru? Ayrıntılı kaynakça ile konunun daha iyi anlaşılması; faydalanılan kaynakların açıklığı ile de herkesin erişebilmesi hedeflenmiş. Gizli kapaklı bilgi ve belge yok. Sarih anlatım ve o şekilde kaynak kullanımı var.
Ezcümle: Bu kitabı 16 - 23 Mart 2020 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 25 Ekim 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. Geçen sene (2020) salgın başladığında (covid-19 pandemi) okuyup alıntılarını paylaşmıştım. Kitap hakkındaki düşüncelerimi eklemeyi ise ancak 1,5 sene sonra yapıyorum. Beğendiğim bir kitap. Çok sayıda alıntı eklemiştim. Okuduğum kitap 3. Baskı Nisan 2019 tarihlidir. Tekrar herkese tavsiye ederim.
·
102 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.