Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kitabın kapağını açar açmaz karşıma çıkan sınırları olmayan Sherrie’nin bir gününü nasıl geçirdiği ve yazarın değerlendirmesi, kitabı okuma adına ne kadar doğru bir karar verdiğimi hissettirdi. Sadece bu hikaye de bile kendimle alakalı farkındalıklarım oluştu diyebilirim. Bu kitapta sınırların ne olduğu, nasıl koruma sağladıkları, nasıl geliştikleri, nasıl hasar aldıkları, nasıl tamir edilmeleri gerektiği ve nasıl kullanılacakları anlatılmaktadır. Kitap insanların sınırlarının birden oluşmadığını, bir süreç gerektirdiğini ve bu süreçte nelere ihtiyaç duyduğumuzu ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır. Eğer sizde sınırlarınızdan memnun değilseniz ve sınırlarınızı gözden geçirmek istiyorsanız kesinlikle okumanız gereken bir kitap. Kitabın birinci kısmında ‘sınır’ kelimesi çok güzel bir şekilde tanımlanmış. Sınırlara örnek olarak kullanılan (deri, kelimeler, fiziksel uzaklık, zaman, duygusal mesafe, gerçekler ve diğer kişiler) metaforlar sınırlarıma karşı olan bakış açımı yeniden biçimlendirdi diyebilirim. Ayrıca kullanılan örnekler çok özenle seçilmiş ve anlatılmıştır. Öyle ki birinci bölümü okurken dahi bu kitaptan çok şey öğreneceğimi anladım diyebilirim. Kitabın dördüncü bölümünde sınırlarımızın ne zamandan itibaren ve nasıl oluştuğu detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Yeni doğan çocuğun doğduğu andan itibaren sınırlarını nasıl çizmeye başladığı güzel bir bakış açısıyla ele alınırken özellikle anne ve babalar içinde çocuk büyütme sırasında; hayır diyebilmeyi öğretme, sınırları çizme ve koruma adına bilgilendirici satırlara yer vermiştir. ‘’Dünya kurallar ve ilkeler üzerine kuruludur…. Yaşama işlenmiş ilkeleri bilmeli ve onlara uygun biçimde davranmalıyız. ‘’ düşüncesine sahip olan yazar kitabın beşinci bölümünde sınırları on temel kurala bağlamıştır. Ayrı başlıklar altında bu kuralları incelemekten ziyade her biri hakkında birkaç cümle ile genel bir değerlendirme yapmak niyetindeyim. Yazar insanların davranışlarının sonuçlarını kestirmesi ve ona göre davranışlarını biçimlendirmesi gerektiğini söyler. Yani herkes ektiğini biçer. Fakat bazen dışarıdan gelen müdahaleler buna engel olur. Bu müdahaleler sonucu kişiye iyilik yaptığı düşünülse de uzun vadede kötülük yapılıyor olabilir. Örnek verecek olursak kredi kartı limitini dolduran kişinin borçlarını her defasında öderseniz o kişi tekrar borca girecektir. Ya o zaman siz yanında olmazsanız? Bir başkasını kendi davranışlarının sonucundan korumak ve kurtarmak doğru değildir, çünkü bu tarz davranışların tek sonucu, ileride tekrar aynı şeyi yapmak zorunda kalmanızdır. Yazara göre insan değiştirebileceği ve değiştiremeyeceği şeyleri ayırt etme gücüne ve bilgisine sahip olmalıdır. Değiştiremeyeceğiniz bir kişi veya durum uğruna sarf ettiğiniz çaba sizi yorabilir, ıstırap çekmenize sebep olabilir. Bir diğer husus ise saygıdır. Kendi sınırlarımıza saygı gösterilmesini istiyorsak bizde başkalarının sınırlarına saygı göstermeliyiz. Yani insanları ‘’hayır’’larıyla kabul edersek onlarda bizi ‘’hayır’’larımızla kabul edeceklerdir. Sevgi insanlara mutluluk getirir, depresyona sürüklemez. Eğer sevmek seni depresyona sokuyorsa, bu sevgi değildir. Motivasyon kuralı şunu söylemektedir: Önce özgür ol sonra hizmet et. Eğer korkularından kurtulmak için hizmet edersen, başarısızlığa mahkum olursun. Eylemlerini ve sınırlarını içinde bulunduğun şartlara göre değerlendir. Yani eylemlerini bilinçli ve planlı bir biçimde gerçekleştir. Çünkü hoşumuza giden şeyler uzun vadede bize zarar verirken, canımızı yakan şeyler bizim için iyi olabilir. Bunun farkında olmak önemlidir. Aktif olmak önemlidir. Deneyip başarısız olmak, denememekten her zaman daha iyidir. En son olarak ta sınırlarımızı açık ve net bir şekilde karşımızdaki insana aktarmamız gerekir. Dolaylı anlatımlarla sınırlarımızı çizmek sağlıklı olmayabilir. Net olmak her zaman iyidir. Sınırlarımızı karşımızdaki insanlara iletmezsek kendimizle alakalı olmayan sorunlar yaşayabiliriz. Kitabın 6. Bölümünde sınırlar ile ilgili mitlere yer verilmiştir. İnsanın sınırlarını çizmesi ve bunları uygulamasının bencillik olmadığı, sınırların itaatsizliğin işareti olmadığı, sınırları olan insanların dışlanacağı ya da diğer insanlar tarafından incitileceği ya da onları inciteceği, sınır koymanın ya da hayır demenin öfke anlamana gelmediği, insanlara hayır diyebildiğimiz gibi başkalarının hayır cevabından da incinmememiz gerektiği anlatılmış ve bu algıların hatalı olduğu ispatlanmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda öfkenin ne olduğu, birisine hayır dersek ileride bizleri neler beklediğide açıklanmış ve anlatılanlar betimlemelerle desteklenmiştir. Kitabın ikinci bölümü en can alıcı yeridir diyebilirim. Vazgeçebilir olduğumuz insanlara karşı sınırlarımızı çizebiliriz peki ailemize, eşimize, çocuklarımıza veya kendimize sınırlarımızı nasıl oluşturacak ve bunu uygulayacağız? Bazı durumlarda o kadar çaresiz kalabiliyoruz ki kendimiz için dahi yapmayacağımız bir şeyi bir yakınımız istedi diye mecburen yapabiliyoruz. Peki bunun önüne nasıl geçebiliriz? Cemal Süreya’nın dediği gibi ‘kırmadan, dökmeden, parçalamadan…’ :D Yazarlar bu noktada da oldukça pratik çözüm yolları sunmuş ve doğrularını ispat etmişlerdir. Peki bu duygusallıkta son noktada olan toplumumuz için ne kadar uygulanabilir ya da kullanışlı? Kitabın son bölümünde ise ‘Sağlıklı sınırlar nasıl oluşturulur?’ anlatılmıştır ve kitabın başında sınırları olmayan Sherrie’nin yeni sınırlar oluşturduktan sonraki bir günü ortaya konmuştur. Aradaki farkı görme noktasında oldukça iyi bir kapanış olmuş. Kitabı çok beğendim. Kitap genel olarak anlaşılması kolay ve akıcı bir şekilde kaleme alınmış. İçerisinde çok can alıcı cümleler mevcut. Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap. Bu kitabı okumaya gerçekten çok ihtiyacımız var. Bunu kişisel değil toplumsal bir ödev olarak görmek istiyorum :D Sınırları olan insanlardan oluşan bir toplumda yaşamamız dileğiyle… Kitabın birinci kısmında ‘sınır’ kelimesi çok güzel bir şekilde tanımlanmış. Sınırlara örnek olarak kullanılan; (deri, kelimeler, fiziksel uzaklık, zaman, duygusal mesafe, gerçekler ve diğer kişiler) metaforlar sınırlarıma karşı olan bakış açımı yeniden biçimlendirdi diyebilirim. Ayrıca kullanılan örnekler çok özenle seçilmiş ve anlatılmıştır. Öyle ki birinci bölümü okurken dahi bu kitaptan çok şey öğreneceğimi anladım diyebilirim. Kitabın dördüncü bölümünde sınırlarımızın ne zamandan itibaren ve nasıl oluştuğu detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Yeni doğan çocuğun doğduğu andan itibaren sınırlarını nasıl çizmeye başladığı güzel bir bakış açısıyla ele alınırken özellikle anne ve babalar içinde çocuk büyütme sırasında; hayır diyebilmeyi öğretme, sınırları çizme ve koruma adına bilgilendirici satırlara yer vermiştir. ‘’Dünya kurallar ve ilkeler üzerine kuruludur…. Yaşama işlenmiş ilkeleri bilmeli ve onlara uygun biçimde davranmalıyız. ‘’ düşüncesine sahip olan yazar kitabın beşinci bölümünde sınırları on temel kurala bağlamıştır. Ayrı başlıklar altında bu kuralları incelemekten ziyade her biri hakkında birkaç cümle ile genel bir değerlendirme yapmak niyetindeyim. Yazar insanların davranışlarının sonuçlarını kestirmesi ve ona göre davranışlarını biçimlendirmesi gerektiğini söyler. Yani herkes ektiğini biçer. Fakat bazen dışarıdan gelen müdahaleler buna engel olur. Bu müdahaleler sonucu kişiye iyilik yaptığı düşünülse de uzun vadede kötülük yapılıyor olabilir. Örnek verecek olursak kredi kartı limitini dolduran kişinin borçlarını her defasında öderseniz o kişi tekrar borca girecektir. Ya o zaman siz yanında olmazsanız? Bir başkasını kendi davranışlarının sonucundan korumak ve kurtarmak doğru değildir, çünkü bu tarz davranışların tek sonucu, ileride tekrar aynı şeyi yapmak zorunda kalmanızdır. Yazara göre insan değiştirebileceği ve değiştiremeyeceği şeyleri ayırt etme gücüne ve bilgisine sahip olmalıdır. Değiştiremeyeceğiniz bir kişi veya durum uğruna sarf ettiğiniz çaba sizi yorabilir, ıstırap çekmenize sebep olabilir. Bir diğer husus ise saygıdır. Kendi sınırlarımıza saygı gösterilmesini istiyorsak bizde başkalarının sınırlarına saygı göstermeliyiz. Yani insanları ‘’hayır’’larıyla kabul edersek onlarda bizi ‘’hayır’’larımızla kabul edeceklerdir. Sevgi insanlara mutluluk getirir, depresyona sürüklemez. Eğer sevmek seni depresyona sokuyorsa, bu sevgi değildir. Motivasyon kuralı şunu söylemektedir: Önce özgür ol sonra hizmet et. Eğer korkularından kurtulmak için hizmet edersen, başarısızlığa mahkum olursun. Eylemlerini ve sınırlarını içinde bulunduğun şartlara göre değerlendir. Yani eylemlerini bilinçli ve planlı bir biçimde gerçekleştir. Çünkü hoşumuza giden şeyler uzun vadede bize zarar verirken, canımızı yakan şeyler bizim için iyi olabilir. Bunun farkında olmak önemlidir. Aktif olmak önemlidir. Deneyip başarısız olmak, denememekten her zaman daha iyidir. En son olarak ta sınırlarımızı açık ve net bir şekilde karşımızdaki insana aktarmamız gerekir. Dolaylı anlatımlarla sınırlarımızı çizmek sağlıklı olmayabilir. Net olmak her zaman iyidir. Sınırlarımızı karşımızdaki insanlara iletmezsek kendimizle alakalı olmayan sorunlar yaşayabiliriz. Kitabın 6. Bölümünde sınırlar ile ilgili mitlere yer verilmiştir. İnsanın sınırlarını çizmesi ve bunları uygulamasının bencillik olmadığı, sınırların itaatsizliğin işareti olmadığı, sınırları olan insanların dışlanacağı ya da diğer insanlar tarafından incitileceği ya da onları inciteceği, sınır koymanın ya da hayır demenin öfke anlamana gelmediği, insanlara hayır diyebildiğimiz gibi başkalarının hayır cevabından da incinmememiz gerektiği anlatılmış ve bu algıların hatalı olduğu ispatlanmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda öfkenin ne olduğu, birisine hayır dersek ileride bizleri neler beklediğide açıklanmış ve anlatılanlar betimlemelerle desteklenmiştir. Kitabın ikinci bölümü en can alıcı yeridir diyebilirim. Vazgeçebilir olduğumuz insanlara karşı sınırlarımızı çizebiliriz peki ailemize, eşimize, çocuklarımıza veya kendimize sınırlarımızı nasıl oluşturacak ve bunu uygulayacağız? Bazı durumlarda o kadar çaresiz kalabiliyoruz ki kendimiz için dahi yapmayacağımız bir şeyi bir yakınımız istedi diye mecburen yapabiliyoruz. Peki bunun önüne nasıl geçebiliriz? Cemal Süreya’nın dediği gibi ‘kırmadan, dökmeden, parçalamadan, üzmeden…’ :D Yazarlar bu noktada da oldukça pratik çözüm yolları sunmuş ve doğrularını ispat etmişlerdir. Peki bu duygusallıkta son noktada olan toplumumuz için ne kadar uygulanabilir ya da kullanışlı? Kitabın son bölümünde ise sağlıklı sınırlar nasıl oluşturulur anlatılmıştır ve kitabın başında sınırları olmayan Sherrie’nin yeni sınırlar oluşturduktan sonraki bir günü ortaya konmuştur. Aradaki farkı görme noktasında oldukça iyi bir kapanış olmuş. Kitabı çok beğendim. Kitap genel olarak anlaşılması kolay ve akıcı bir şekilde kaleme alınmış. İçerisinde çok can alıcı cümleler mevcut. Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap. Bu kitabı okumaya gerçekten çok ihtiyacımız var. Bunu kişisel değil toplumsal bir ödev olarak görmek istiyorum :D Sınırları olan insanlardan oluşan bir toplumda yaşamamız dileğiyle…
Sınırlar
SınırlarHenry Cloud · Diyojen Yayıncılık · 20192,525 okunma
·
263 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.