Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İnsanca, Pek İnsanca
"Gözyaşlarımdan birinin dili olsaydı, derdi ki, derdi ki... 'Sonunda özgürüm! Yıllardır buraya kapatılmıştım! Bu adam, bu sert, acımasız adam, benim akmama bir kez bile izin vermedi.'" Irvin Yalom'un okuduğum üçüncü kitabı. Bu eser ile birlikte Yalom, bize 3 alandaki hakimiyetinin, poetik ve dahiyane bir sentezini sunuyor: Psikoloji, Felsefe ve Edebiyat. Daha önce Yalom'un psikoterapi alanında yazdığı eserleri okumuş ve felsefe ile psikoloji alanlarındaki hakimiyetine, bilgeliğine hayran kalmış, bundan da öte yüce bir kavrayışa sahip olduğunu dile getirmiştim. Yani Yalom halihazırda benim için yeri doldurulamaz idi. Ancak, bu eserle birlikte, iş biraz daha çığrından çıktı. Bu müthiş düşünür, yazar, terapist'in okuduğum ilk edebi eseri. O müthiş yetilerinin üstüne bir de edebiyat yetisini ekleyince, işte karşımıza böylesine kült, böylesine sağlam bir şaheser çıkıveriyor: Nietzsche Ağladığında. Eser, zeminini tarihten alan bir kurgudur. Tarihsel kurgu, belki de en etkilendiğim roman türü olabilir. Yalom, ilgimi çeken ne varsa, hepsini bir arada toplayan bir deha. Kahramanlarımız: Nietzsche, Breuer, Freud, Salome. Onlara dair ne kadar çok şey bilirsek, okuduğumuz kurgu da o denli keyif verici hale geliyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de, bu kurgunun dahiyane bir projeksiyon olmasından ötürüdür. Bu eseri yazan adam, Nietzsche'nin felsefesine, Psikoloji'nin tarihine, Psikoterapi'ye, yahudi toplumuna, antisemitizm sorununa, 19. yüzyıl Avusturya'sına ve daha birçok ilişkili yetkinliğe sahip bir adamdır. Yani Nietzsche'yi konuştururken, gerçekten Nietzsche konuşuyor sanıyorsunuz. Nietzsche, yazmakta olduğu bir eseri, bir mektubu bize gösterdiğinde, kurguda olduğunuzu unutuyorsunuz. Her şey son derece tutarlı geliyor. Freud'un bilinçdışı'na dair fikirleri, Breuer'in korkuları, Salome'un özgüveni… Enfes ve yeri doldurulamaz bir yansıtma. O yüzden, Nietzsche ağladığında, siz de ağlıyorsunuz. Hikayenin ana konusundan bahsedecek olursak: Breuer, Salome'un ısrarı üzerine Nietzsche'nin psikolojik probremlerini çözmek için, o zamanlar pek yeni olan psikanalitik ve psikoterapötik çözümleri denemek ister. Ancak karşıdaki insan inatçı bir zekadır ve bu tedaviyi kabul etmeyeceği için ona farkettirmeden bunu yapması gerekmektedir. Bunun üzerine Breuer çözümü şurada bulur: Nietzsche'nin kendisine hocalık yapması karşılığında bir migren tedavisi uygulamak. O kendisine hocalık yaptığını zannederken, alttan alta psikolojik tedaviyi uygulamaktır amacı. Ama olmayacak şeyler oluverir bu zeka karşısında. Bir süre sonra kimin kime terapi uyguladığı, çok büyük değişkenlik gösterecektir. Yaşamı yaşadığını değil de, yaşamın kendisini yaşadığını düşünen Breuer'in, Nietzsche'nin felsefesi karşısında başı döner, çok etkilenir. Bir varoluş meselesi, bir hayat sorgulaması, terapötik ve felsefi çözümleme… Nietzsche'nin sorgulamaları Breuer'e yöneltilmiştir ama bir yandan da bu sorgular direkt olarak okuyucuya, Yalom tarafından bizlere yöneltilmiştir. Breuer, kendisine akıl hocalığı yapan Nietzsche'ye derdini anlatır. Hastası olan Bertha'nın, kendisine gösterdiği yoğun ilgi(transferans diyebiliriz) karşısında kendisi de hastasına karşı farklı duygular geliştirir (aynı şekilde, kontrtransferans diyebiliriz). Sağlıksız bir ilişkiye dönüşen seansların ardından, terapi sonlandırılır. Fakat sonrasında Bertha'ya karşı amansızca özlem duyması, onu arzulaması, yaşamında yoğun bir acı kaynağı haline gelir. Bu acıdan nasıl kurtulabileceğini, onu düşünmeyi nasıl bırakabileceği sorusunu Nietzsche'ye sorar. Nietzsche'nin yanıtı da son derece çarpıcıdır: "Bu yabancı düşünceler aklınızdan geçmeseydi, bunlar yerine ne düşünüyor olurdunuz?" Bu cevap karşısında Breuer irkildi. Aynı anda ben de irkildim, hem de fazlasıyla. Oysa dertsiz olmak değildi aradığımız, neyi dert etmemiz gerektiğini bilmekti. "Görmüyor musun Josef, problem, senin huzursuzluk duyman değil! Göğsündeki baskının ya da gerilimin ne önemi var? Sana kim rahatlamayı vaat etti? Bu yüzden mi uykuların kaçıyor? Sana kim deliksiz uyku vaat etti? Hayır, problem huzursuzluk değil. Asıl problem yanlış bir konuda huzursuzluk duyman!" Yalom'u övme meselesini asgariye indirmeye çalıştımsa da, yine yeteri kadar beceremedim. O, her daim, hayatımı etkilemeye devam edecek. Yeryüzünde yaşayan kim var ise, keşke kaçırmasa bu eseri diyorum. Fakat, felsefe ve psikoloji severler, Nietzsche felsefesinden etkilenenler olarak, okunması zaruri bir eser var karşımızda. Çevirmen Aysun Babacan'a teşekkür ediyor ve her bir cümleyi çevirirken en yoğun kavrayışları deneyimlemiş olduğu için, kendisinin deneyimine gıpta ettiğimi dile getiriyorum. Keyifli okumalar…
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,9bin okunma
·
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.