Hani yolda bir tanıdık ile karşılaşırsınız da, size heycanla birşeyler anlatır ya. Sizde 'aa dur böyle ayak üstü olmaz, vaktin varsa oturalım, yoksa bana gel konuşuruz' dersiniz ya, tam o kıvamda hikâyeler var bu kitapta. Birden başlayıveriyor birden de bitiyor noluyo ya demeye kalmadan. Tabi Sebahattin Ali'nin kendine özgü diliylede olunca daha da güzelleşmiş. Çok keyif alarak okudum. Üstelik böyle bir beklentim de yoktu.