Gönderi

904 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Orhan Pamuk, Ecinniler’in yazılmış en iyi siyasi roman olduğunu söyler. Haklılığı su götürmez bir ifadedir bu fakat, yine de romanın, biçimsel ya da içeriksel her türlü övgüsünü ve ya onun edebiyat tarihinde kapladığı yerin ne olduğu sorusunu cevaplamayı meslekten eleştirmenlere bırakalım. Romanın kalbine girmeden önce şunu söylemek gerekir ki, Ecinniler, Tugenyev’in Babalar ve Oğullar’ına verdiği bir cevaptır Dostoyevski’nin. Babalar ve Oğullar’daki Bazarov ile Ecinniler’deki Pyotr Stepanovic’in benzerliği dikkat çekicidir. Sergey Nechaev adlı nihilist bir Rus gencinin işlediği bir cinayet üzerine Ecinniler adlı romanını kaleme almaya başlamıştır Dostoyevski. Bu cinayetin, yazarı bu denli etkilemiş olması, şüphesiz ki, onun, yazarlığının bu ikinci yani sürgün sonrası döneminde Ortodoks-Hıristiyan inancına ve Panslavist dünya görüşüne olan yürekten inancıyla yakından alakalıdır. Dostoyevski, on dokuzuncu yüzyıl Rusya’sını geleneğinden kopmuş ve kendi bağrından çıkmamış bir takım ‘izm’lerin peşinde intihara –ya da çıldırışa- sürüklenen bir ülke olarak görüyordu. Onu bu çıldırışa sürükleyen şeyi, metaforik bir ifadeyle, romanının ismi yaptı: Ecinniler. İncil’den kitabına aktardığı bölüm şöyledir: ‘’Orada, çok büyük bir domuz sürüsü bayırda otlamaktaydı. Kötü ruhlar İsa’ya, ‘bizi domuzlara gönder de onların içine girelim’ diye yalvardılar. O da onlara izin verdi. Kötü ruhlar çıkıp domuzların içine girdiler. Sürü uçurumdan aşağı denize uçtu. Binlerce domuz boğuldu.’’ Ardından şöyle der; ‘görüyorsun ya, aynı bizim Rusya’mız gibi … deliler gibi kayalıklardan denize atlayacağız ve hepimiz öleceğiz.’ Stepan Trofimoviç’in ağzından aktarılan bu ifade de Dostoyevski, kötü ruhların yani Ecinnilerin Rusya’nın ruhuna karıştığını ve onu çıldırışa, kendini yok edişe yani intihara sürüklediğini söyler. Stavrogin, bir çelişkiler yumağıdır. Ne Batılı ne de bir Rus, hem küçük bir kızın ırzına geçebilecek** kadar zalim hem de topal ve yarı deli zavallı bir kadınla evlenebilecek kadar koyu bir vicdan. Stavrogin, Rusya’nın fikri karmaşasıdır. Romanın diğer bir karakteri olan Kirilov şöyle der: ‘ Stavrogin inandığı zaman, inandığına inanmıyor. İnanmadığı zaman da inanmadığına inanmıyor.” Pyotr Stepanoviç, Dostoyevski’nin romanı yazmasına esin kaynağı olan kişiyi, yani Sergey Nechaev’i simgeler. Avrupa menşeli siyasi bir örgütün bölgedeki lideri olan Stepanoviç, koyu bir nihilisttir. İvan Şatov, Panslavist fikri temsil eder. Kirilov, Albert Camus’un Absürd felsefesine esin kaynağı olmuş bu karakterde Dostoyevski, Tanrı, irade ve özgürlük gibi kavramları inceler. Karmazinov, batı hayranı bir Rus yazardır. Aslına bakılırsa Karamazinov, İvan Turgenyev’dir. Çalışmaya koyulalım önce, ancak o zaman kendimize özgü bir fikrimiz olur’ demişti Dostoyevski ve bu, yarı-bilimin ne olduğu hususunda en sarih ifadedir belki de. 19. yüzyılda halkının çok büyük bir kısmı köylü olan ve işçi sınıfından bahsetmenin neredeyse imkânsız olduğu bir Rusya’da sosyalizm, tam manasıyla yarı-bilimdir. Şatov, kendi köklerinden yükselen bir karakterdir. Hegelvari bir Hıristiyanlıktır onunkisi. Kitabın bir yerinde ‘ Tanrı’ya inanıyor musun?’ sorusuna verdiği cevap, Dostoyevski’nin aslında meseleyi tek cümleyle özetlediği yerdir: ‘Ben Ortodoks Rusya’ya inanıyorum’ der Şatov. Ortodoks Rusya, yani Rusya’nın ruhu... Tanrı’dan söz etmez çünkü toplumsala çıkıldığında Tanrı’ya inancın ya da inançsızlığın bir önemi yoktur. Tanrı toplumun değil bireyin meselesidir ve kendi önemini de yalnızca tek bir kişinin içinde sonsuzca gösterebilir ve hatta belki kişinin hayattaki en önemli meselesi de budur; fakat toplum söz konusu olduğunda Tanrı sessizce köşesine çekilir; artık sözü geçen şey dindir; din, yani kültür, örf, inanç. Rusya’nın meselesi de budur; dinsiz bir Rusya artık Rusya değildir. Ve kurgunun gerçekle buluştuğu nokta da Şatov öldürülür. Bu siyasi cinayetin azmettiricisi Sergey Nechaev’i simgeleyen Pyotr Stepanovic’dir. Şatov’un ölümü, batının tek sesliliği, modernizmi karşısında Rus köylüsünün ölümüdür. Fakat Dostoyevski için bu ölüm bir son ya da mutlak bir yenilgi değildir. Stepan Trofimovic’in dönüşümü Şatov’un, dolaysıyla Rus ruhunun, yeniden doğumu gibidir. ‘’Onların çılgınlıklarından kaçıyorum, kabuslarından kaçıyorum. Rusya’yı aramaya gidiyorum. Böyle bir şey var mı? Rusya diye bir şey?’’ der Stepan Trofimovic. Bu cümlede seçilen her bir kelime yerli yerindedir. Onlar… kendi oğlu, yani Pyotr Stepanovic. Peşinde oldukları şeyi ‘çılgınlık’ olarak niteler ve gördükleri şey ‘rüya’ değil ‘kabus’dur. Rusya’yı aramaya gider. Çünkü Rusya kitapların içinde değildir. Orta yaşı çoktan geçmiş bir entelektüeldir Stepan Trofimovic fakat okuduğu hiçbir şeyde Rusya’yı bulamadığını pişmanlıkla itiraf eder. Rusya’yı bulmak için de gerçek Rusya’ya, halka gider ve onun ruhuna, yani İncile.
Ecinniler
EcinnilerFyodor Dostoyevski · Türkiye Kültür İş Bankası Yayınları · 20195.6k okunma
·
245 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.