Gönderi

611 syf.
9/10 puan verdi
·
23 günde okudu
DURUŞ GENÇLERLE YÜZ YÜZE/AHMET DAVUTOĞLU
DURUŞ:GENÇLERLE YÜZ YÜZE-AHMET DAVUTOĞLU Youtube’de Bilim ve Sanat Vakfı’nın derslerini takip ederken Ahmet Hocanın iki oturumluk “Duruş” seminerleri dikkatimi çekti ve ardından önce dersleri izledim daha sonra da kitabı edindim. Kitap hem maddi hem de manevi yönden hacimli bir kitap, dili hariç, fakat kitabı iki buçuk haftada bitirdim. Kitap dört bölümden oluşmaktadır birinci bölümde bilinçten ikinci bölümde donanımdan üçüncü bölümde ahlaktan ve son olarak dördüncü bölümde ise sosyal hayattan bahsetmektedir. Birinci bölümün tahlilinden başlayalım. İnsan kimdir? İnsan bu Dünya’ya neden gönderilmiştir? İnsani bir kimliğin inşası nasıl olmalıdır? Gibi soruların cevabının bulunduğu bu bölümde İnsanın eşrefi mahlukat olduğu yani Dünyadaki tüm varlıkların en şereflisi olduğundan bahsedilmektedir. Örneğin Şeyh Galib bu özelliği dizelerine çok güzel bir şekilde nakşetmiştir: Hoşça bak zatına zübde-i alemsin sen Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen (Kendine güzelce bak, çünkü alemin özüsün sen, Varlığın göz bebeği olan ademsin sen.) İnsanoğlu aslında her şeyden önce kendini tanımalı bunun evrensel bir İngilizce tabirle söyleyecek olursak “know yourself” diyoruz yani insanoğlunun küresel düşünebilmesi için, ufkunun küçük sınırlara hapsedilmemesi daha geniş bir sınır hattıyla örülebilmesi için insanın kendini tanıması, bilmesi en önemli unsurlardan olmaktadır. Ahmet Hoca’nın aslında her kitapta dile getirdiği bu haslet ben-idrakinin en önemli öznelerindendir. Medeniyet kimliği kavramına gelecek olursak biz Müslümanların belli sınırlar içerisine hapsedildiği açıkça görülmektedir örneğin okul sınıflarında sadece Türkiye haritası yer alıyor bence bu en büyük yanlışlardan çünkü çocuk Dünya’nın sadece Edirne’den Kars’a kadar olduğunu zannediyor halbuki bizlerin gönül coğrafyası dediğimiz coğrafyamız bu iki şehir arasından ibaret değildir. Buhara, Semerkant, Saraybosna, Üsküp, Halep, Kerkük, Marakeş ve daha nice şehirlerimizin manevi havası Konya’mızdan, Edirne’mizden ve diğer beldelerimizden farklı değildir. Bundan ötürü sınıflara o dar haritalara ek olarak, bir de Dünya haritaları koyulmalıdır. Ahmet Hoca bu konuya Yahya Kemal’in Kendi Gök Kubbemiz adlı eserinden bir parça şiiri koyuyor: Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir! Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene. Bu tahlil diğerlerine nazaran biraz daha uzun olacak gibi fakat gerçekten bu eser bu tahlili hak ediyor. Bu bölümde Ahmet Hoca kendisinin tabiriyle vahdet içinde kesret, kesret içinde bir vahdetin bulunduğunu öne sürerek hizipçi çatışmalara karşı bir bildiri tarzında alt başlıklar da açmış ve bu başlıkları bölümün sonundaki “2023 Yeni Türkiye Sözleşmesi” adı altında yayınlamış. O bildirgeyi eklemek isterdim ama hem yazının uzunluğunu hem de hacmini artırmak istemiyorum. Eğer kitabı temin etme fırsatı bulursanız bu bildirgeye bakmanızı tavsiye ediyorum. Kimlik bilinci üzerinde uzun uzadıya durduktan sonra bu bölümün pırlantası mahiyetinde mekan bilinci bahsine geçelim zira mekan bilinci kavramını hususiyetle İstanbul’a geldiğimde daha çok idrak ettim. Mekanlar, insanların hayatlarında bir dönüm noktası olabiliyor zira İstanbul benim için bu mahiyette olmuştur. Kendimden bir örnek verecek olursak Salı ve Çarşamba günleri hariç çalışmalarımı oralarda bilhassa kendimi bulduğum mekanlar olan Vefa ve Fatih’te yapıyorum. Bu çalışmalarım elhamdülillah verimli ve bereketli geçiyor. Yatağıma yattığımda yorgun şekilde uyuyorum ve bunu da Allah’ın bir nimeti olarak görüyorum. Eğer yatağa yorgun şekilde girerseniz o günün hakkını vermişsinizdir demektir. Ne mutlu size. Bu bereketi ben mekan idrakine ve mekan bilincine bağlıyorum, bir tarafta Süleymaniye ve banisi Sultan Süleyman Hz’leri, bir taraftan da Fatih Cami ve banisi olan Firdevs-i aşiyanın makamı. Bu arada semte adını veren Ebu-l Vefa hazretlerini anmadan geçemeyiz. Allah mekanlarını cennet makamlarını ali etsin. Mekan bilincini anlatırken kendimden örnek vererek biraz daha somut bir şeylerin olmasını istedim. İkinci bölüme geçecek olursak yazar burada epistemolojiden yani Türkçe ifadeyle bilgiden daha geniş anlamıyla donanımdan bahsetmektedir. Benim en dikkatimi çeken ve önemli gördüğüm yer olan bilginin tekelleşmesi sorunu zira bilgi bir kişinin bir şahsın tekelinde değildir eğer bunu iddia eden biri varsa da bu onun için kibir zehrinin zuhuru demektir. Burada bir diğer dikkatimi çeken şey müktesebat bahsi. Müktesebat kelimesinin köküne bakacak olursak kesebe, kazanmak, elde etmek anlamını taşımaktadır. Müktesebat ise “kendi emeğinle kendinin kıldığın şey” anlamına gelmektedir yazara göre. Hayatın önemli bir noktası olan kariyer planlamasından önce belirli ve içkin bir müktesebat planlamasının yapılmasını elzem görmektedir yazar. Üçüncü bölüm kitabın ahlak bahsidir. Bu bahsi yazar sohbetin düşünceden davranışa, bilgi ve bilinçten eyleme geçişin köprüsü olarak nitelendirilen en önemli konusu olarak görmektedir ki zaten ahlakilik ve ahlak kavramları yukarıda da bahsettiğimiz gibi insanın varoluşsal yapısında mündemiç doğal bir durumdur. Bu kısımda temel insani değerlerden sayılan emniyet, muhabbet, adalet ve samimiyet gibi hasletlerden örneklerle ve detaylarıyla anlatılmaktadır ve ayrıca bunların tam tersi olan kibir, gurur, riya, haset ve kin gibi şeytani hasletlerin insana ve insan bilincine olumsuz etkilerinden bahsetmektedir. Son olarak kitabın son bölümü olan ve diğerlerin göre daha dünyevi ve beşeri olan sosyal hayat bahsi. Burada genel olarak sağlık, çalışma düzeni, uyku düzeni, dostluk, aşk, aile ve sosyal iletişim konularından bahsedilmektedir. Şunu belirtmek isterim ki kitabın en çok istifade ettiğim yeri burası desem yanlış olmaz. En son olarak, tahlili bu kitabın bana kazandırmış olduğu bir duayı sizinle de paylaşmak istiyorum zira bu dua sayesinde bir gevşekliğe ya da bir atalete düştüğüm vakit bunu okuyor ve hatırlıyorum: “Allah’ım bana öyle bir feyz-i kanaat ver ki değil namerde merde bile muhtaç etme.” Allahualem.
Duruş  Gençlerle Yüz Yüze
Duruş Gençlerle Yüz YüzeAhmet Davutoğlu · Küre Yayınları · 2017112 okunma
·
321 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.