Gerçekten çok keyifli, gizem dolu, romantik ve biraz da dramatik bir kitaptı. Türk dizileri gibi acıdan reyting devşirenlerden değil tabii. Aslında çok da ümitli başlamamıştım kitaba. Hatta adından dolayı korku yoğun bir kitap beklemiştim. Oysa her şeyden biraz var kitapta, sevgiden çok. Biraz kitaptan bahsedeyim izninizle. Zira baktım, Türkçe çevirisi yok. Dolayısıyla çok fazla kişi okumayacaktır muhtemelen. Yani spoiler vermek gibi bir endişem olmayacak:) Kitap, çok güzel ve çok iyi kalpli bir kadının kimsesi kalmayınca zengin bir adamla genç yaşta evlenmesiyle başlıyor. Yok yok, elbette töre dizisi gibi değil:) Kocası olacak erkekliği kuruyasıca her düşükten sonra kadının hatasıymış gibi vahşice cezalandırıyor kadını. Bu arada unutmadan söyleyeyim kitap 19. yüzyıl Britanya'sında geçiyor. Yani kadın, kocasının malı olduğu için dördüncü düşüğünden sonra da öldüresiye yediği dayaktan sonra komadan çıkınca yine kocasına teslim ediliyor. Müthiş iyi bir insan olan hanımefendi sonunda Amerika'ya kaçmaya karar veriyor. Zira o kadının yerinde kim olsa önce o adamı hadım eder, sonra gerekirse okyanusu yüzerek geçerdi:) Tabii kadın olarak tek başına bir yolculuk çok kolay olmayacak, ayrıca Amerika'da tek başına bir kadın olduğunu gizlemesi gerekecek. Aslında ana hikaye bu değil. Zira günümüz Britanya'sındaki (1990'ların sonu) bir mühendisin hikayesi de var kitapta. İki hikaye iç içe anlatılıyor. On yıllık eşi tarafından aldatılan bir mühendis bey, özgüveni yıkık bir şekilde İngiltere'yi terk ediyor ve Amerika'ya gidiyor. Aslında hâlâ karısını sevmekte olan bu adam, Amerika'nın kırsalında yıllardır girilmeyen bir evi ucuz olduğu için (perili çünkü:)) kiralıyor. Tavan arasında küçük kilitli bir sandık buluyor. Gecenin bir yarısı niye çıkarsın tavan arasına bilemedim:)) Zira ben okurken epey tırstım:) Sandığın içinden bazı notlar çıkıyor. Biraz okuyunca o notların bir kadın tarafından yazıldığı anlaşılıyor. Bilin bakalım o notlar hangi kadın tarafından yazılmış:) Kitaptaki iki hikayenin güncel olanında bencil ve vefasız bir kadın varken, iki yüz yıl öncesindeki hikayede olan kadın, ben de dahil tüm erkeklerin aşık olmak isteyeceği türden. Yazar hanımefendi, erkeklere biraz torpil geçmiş sanırım. Çünkü iki hikayedeki adam da iyi. Özellikle eski hikayedeki adam, vay be analar neler doğuruyor denecek cinsten:) Şahane bir kitaptı. Keşke bitmeseydi:)

The GostDanielle Steel · Dell · 19983 okunma

·

372 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.