Gönderi

288 syf.
5/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Benim için tam bir zaman kaybıydı bu kitabı okumak. Kendini tekrar eden cümleler ve kendini tekrar eden bir İlber Hoca vardı. Okurken müthiş sıkıldım ve sonunu getirmekte çok zorlandım. Kitabı bitirdiğimde ilk söylediğim cümle “oh be, sonunda bitti!” oldu. Kitapları yarıda bırakmayı sevmediğimden bitirmek için kendimi zorladığım bir kitap diye hafızamda yerini alacak. Röportaj seklinde kaleme alınmış ve her açıklamada mutlaka kendini öven bir adam vardı. durmadan kitaptan alıntılar, internette sosyal ağlarda karşıma çıktığı için zaten kitaba önyargılıydım , kitabı okursam belki geçer diye düşündüm. Ancak hiçbir şey değişmedi. Birçok yerde duyduğum, gördüğüm popülist söylemleri okumuş oldum ve hepsinin ezberden ibaret olduğunu düşünüyorum. Sürekli raflarda gördüğüm ,insanların öve öve bitiremediği kitabı alıp okumak istedim. Neden övüldüğünü anlamadığım bir kitaptı benim için. Kitapta sürekli dil öğrenmenin üzerinde durulmuş , doğru yaşamamız gerekir derken sürekli bir çalışma hali önerilmiş, bir de durmadan İlber Ortaylı kendisini övmüş. Türkçe’ye dikkat edilmesi gerektiğini söyleyip, Türkçesi bozuk olan insanları eleştirip bununla beraber dil bildiğini göze sokmaya çalışırcasına gereksiz yerlerde yabancı kelimeler ve tamlamalar kullanan hocamız... Kitapta birçok düşünce beni rahatsız etti fakat en çok "Dans bilmemek ayıptır" şeklinde bir düşünce ortaya atmasi kitaba daha fazla devam etmemem gerektiğini gösterdi. Kitabın sanırım beğendiğim tek kısmı Atatürk hakkında konuştuğu kısımdı. Onun dışında bana kalırsa İlber hoca gibi parmakla gösterilen bir adam için oldukça vasat bir kitap. Ayrıca , yok şu ülkeleri gezin; yok şu ülkedeki operaya, şu ülkedeki tiyatroya gidin demiş. Acaba o söylediklerini bu ülkedeki gençlerin yüzde kaçı yapabilir? Belki 2 belki 3 Maddi imkanların iyi, yetmez hatta muazzam olması gerekir. Hayatınız kitapların, hocaların arasında geçmişse, "Bir ömrün, bir hayatın nasıl geçeceğini" siz söyleyemezsiniz. Evet bir öneri kitabı, fakat tamamen ezbere önerilerden oluşma... Tamam biz de bunları yapmak isteriz de... Türkiye'de zar zor yetecek şekilde üç beş kuruşun hesabını yaparak okuyan biz öğrenciler için bunları yapmak imkansız. Bu sebeple seslendiği kesimin gençler değil "elit zümreye ait zengin burjuva çocuğu gençler" olduğunu düşünüyorum ve gururla ifade etmek isterim ki ben o kesime ait değilim. Lafı fazla uzatmadan sonuca gelelim: Bir gün o söylediklerini yapabilecek kadar zengin olursam -ki olmak da istemiyorum- tekrar, daha dikkatli okurum. Toparlayacaksak: Beni en çok rahatsız eden şeylerden biri de kendisi ile aynı coğrafyada yaşayan insanlara yazıyor ama başka bir kesime yazıyormuş gibi toplumun gerçeklerini gözardı ederek akıl veriyor bu durum ise benim fevkalade sinirlerimi bozuyor. Çünkü ilber Ortaylı kalitesinde bir adamın toplum dinamiklerini göz ardı ederek yorum yapmayacağını düşünüyorum kaldı ki yapmamalı. Yapamaz… Açıkçası bu gerçeklerden uzak ve oldukça absürt yorumları bana dalga geçtiği izlenimi uyandırıyor… Lütfen kitap yazmasın, keyifle söyleşilerini hızı 2x’e alarak izleyelim. Son olarak eğitim sistemi nasıl ki insanları yekpare aynı tornadan çıkmış hâle getiriyorsa, Bu İlber Ortaylı tavsiyeleri de insanları yekpare insan hâline sokuyor. Ne var vani orayı görmesem, şunu dinlemesem, izlemesem? Eksik mi olacağım? Hayat bu değil arkadaşlar. Bu adam bunları yaşamış, o yüzden tavsiye ediyor.Kendi tercihlerinizi yaşamayı öğrenin! Teşekkürler…
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 202055,9bin okunma
·
206 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.