Tolstoy, gerçek yaşantısında din adı altında insanların nasıl sömürüldüğünü görmüş. Ardından savaşla karşı karşıya gelmek onu hayatını sorgulamaya itmiş. Diriliş romanında zanımca kendi hayatını ele almış, bunu da Nehludov üzerinden bizlere aktarmış. Nehludov, (Tolstoy gibi )varlıklı bir ailenin üyesi , bir gün jürisi olduğu bir duruşmaya gider ve o dava tesadüf bu ya, yıllar önce evlerinde hizmetçi olarak çalışan Maslova’nın davasıdır. Maslova ise dünyaya yenik başlayan , yoksul , öksüz bir hizmetçidir. Zamanında Nehludov ile bir ilişkileri olmuş ve yüzüstü bırakılmıştır. Tüm hikaye buradan başlıyor. Çünkü Nehludov, Maslova’nın hayatını mahvettiğini , onun yüzünden kürek cezası alacağını düşünüyor. Onu kurtarmak için gerek yargıtayla, polisle, subayla, gardiyanla giriştiği mücadele, bizlere adalet var mı, suçsuz bir insanı cezaevinde tutmak toplumu ıslahlaştırmak mı, gibi sorulara cevap aramaya yöneltiyor. Nehludov da bu sorulara cevap ararken kendi hayatını da dini de yaşayışını da abartılı bulur ve bir öze dönüş yaşamak ister. Burada romanda bulunan diğer karakterleri tek tek açıklamak istemiyorum. Okudukça o tadı sizler alacaksınız. Beni düşünmeye sevk eden karakter Nehludov oldu. Sanki o, hepimizin yapması gereken toplumsal görevleri tek başına yerine getirmeye çalışıyormuş gibi hissettim. Ne acı ki düzeltmeyle bitmeyecek gibi hatalar vardır sistemde. Sadece toplum sistemi değil, aşk nedir, toprak kimin olmalıdır, sevgi, güç, masumiyet, suç, sorumluluk gibi kavramların üstüne de düşünürken bulursunuz kendinizi. Yüzyıllardır değişmeyen sorunları görmek, insan ırkının düşünce yapısının aynı kaldığını görmek ne acı! Kitabın son iki üç sayfası sanki tüm romanı özetliyor gibi. Sanki bizlere ;” Oku, oku da düzelt kendini! “ der gibiydi. “Öyleyse bizler mutluluğu ver gerçeği arayalım,gerisini değil be dostlar.. “

DirilişLev Tolstoy · Kitap Zamanı Yayıncılık · 017,5bin okunma

·

201 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gizem Nur Tulunay