Ortadoğu"; savaşı, acıyı, yıkımı, yozlaşmayı aklımıza getirmek yerine; İran kilimleri gibi rengârenk motiflerin bir araya gelmesi gibi farklılıklarıyla ruhumuzu okşayabilirdi.. Maalesef ki öyle olmadı..
Yaşar Kemal'in dediği gibi savaşı icat eden cenneti göremeyecek belki fakat bu dünyada bolca rant, para,rozet, madalya kazanacak ve bolca kin,nefret ve ah..
Ortadoğu halkı bu kadar kayıtsız olduğu için mi bunca acı çekmiştir yoksa bunca acı mı onları kayıtsız yapmıştır bilemiyorum.. Ama bundan en çok etkilenen yine kadınlar ve çocuklar olmuş.
Yolu olmayan, toprak ve taşlarla işlenmiş, kendine has hüzünleri olan kerpiç evler. Asfaltsız, toz toprak, çamur içindeki sokaklara bakan şirin balkonlar. O balkonlarda uçurtmaları selamlayan çiçekler. Afganistan denilince aklıma gelen manzara bu olurdu hep..
Aynı bahçe içinde büyüyen ama farklı kaderleri yaşayan iki çocuk. Kitaba ilk başladığımda hikâyenin bundan ibaret olduğunu sanıyordum ama yanılmışım.. Bu kitabı çok içselleştirdiğim için hakkında inceleme yapmam çok zor bu yüzden kitabı tavsiye etmekten başka bir şey diyemiyorum..
En sevdiğim kitaplar içerisinde yer alır. Etkisinden kolay kolay kurtulamamıştım. Filmini izlerken çok çekilmiştim ama bekleğimden daha iyi çıktı. Filmini de tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim.