Gönderi

105 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
️ #Jorgelouisborges Latin Amerikan edebiyatı büyülü gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden bir yazar ve şair. Kendisini “Değişik labirentlerde değişik hayatlar yaşayan bitkin ve savaş yorgunu bir Homeros’um ben” diye tarif eden #Borges entellektüel kesimin baskılarıyla onurlandırılarak ulusal kütüphanenin müdürü yapılıyor, 800.000 kitapla kucaklaşmanın sevincini yaşadığı sırada ne yazık ki görme yetisini yitiriyor ve bunun üzerine “Karanlığı ve kitapları aynı anda verdi bana tanrı” mısralarını yazıyor. #kumkitabı yazarın kör olduktan sonra sekreterine dikte ederek yazdırdığı, hayatından otobiyografik izler taşıdığından bahsettiği son öykü kitabı. Öykülerinde birinci tekil şahıs kullanan yazar, garip ve olağanüstü olayları daha gerçekçi ve daha inanılır kılmış. Belki de kendi hayatından gerçek yaşananları eklemiş olması da inandırıcılığı arttırmış ve bu yüzden bu kadar garip öykülerin içine çekebilmeyi başarmasına sebep olmuştur. Düşünceleri açan ve geniş ufuklara doğru yelken açtıran bir kitap. İçerdiği birçok felsefi anektod ise yine okurun durup bir düşünmesine sebep oluyor. Dil sade ama anlamı derin çok cümle var. Öykü türünü sevmiyor olmama rağmen bu kitabı çok sevdim çünkü; büyülü gerçekçilikle ince ince işlenmiş, beni hayal gücümün çok ötesine, hayallerimde bile göremeyeceğim yerlere götürebilen konular -roman olarak yazılmamış ve hatta kısa öykü bile olsalar- beni etkileyebiliyorlar. Konusu (Spoiler): Kitapta 13 kısa öykü var: Öteki; yaşlı Borges’in geçmişe, genç Borges’in yanına giderek gençliği ile yaşlılığının yüzleşmesi, Ulrike; tek gecelik bir aşk hikayesi, Kongre; dünyayı temsil edecek bilgileri içeren kitapları toplayan bir kongre oluşturma çabaları ile demokrasi hicvi, There are More Things; gizemli olayların araştırılması ile polisiye tadında başlayan öykü, bir yaratık keşfiyle fantastik tarzda sonlanıyor, Otuzlar Mezhebi; ütopik bir din kurgusu, Armağanlar Gecesi; yerli vahşilerin saldırılarının anlatıldığı evde eş zamanlı mahalle serserilerinin baskını, Ayna ve Maske; Bütün şiirlerin yerine geçebilen, duyanları çıldırtan tek bir sihirli dize, Undr; tüm şiirleri temsil edecek güçte, duyanların ölümüne sebep olan tek bir sözcüğü arayan bir adam, Yorgun Bir Adamın Düş Ülkesi; her şeyin eskiye döndüğü geleceğe -bir ütopya ülkesine- giden bir adam. Düzenbazlık; iki profesyonelin stratejik akıl/gurur oyunları, Avelino Arredondo; bir parti eylemcisinin soğukkanlı planı, Kurs; fantastik bir öğe olarak sihirli bir yüzük, Kum Kitabı; başı, sonu, sıralı sayfa numaraları olmayan, görülen sayfanın tekrar bulunamadığı, kum gibi akan, sonsuz bir kitap. “O kadar çok insan beni taklit ediyordu ki, ben de çalışıp kendi kendimi taklit etmeye karar verdim.” “Şiir, eğer onu gerçekleşen bir olayın öyküsü olarak değil de, çok güçlü bir isteğin dışavurumu gibi algılarsak, güzeldir.” “Yalnızlık bana acı vermiyor: insanın kendisini ve kendi davranışlarını hoşgörmesi zaten yeterince zor. Yaşlanmakta olduğumun ayrımındayım: yeniliklerin beni ilgilendirmemesi ya da şaşırtmaması bunun en kesin belirtisi; belki de bu, yeniliklerin hiç de yeni bir yanı olmadığını, eskilerin az buçuk birer değişimi olduğunu düşünmemdendir. Gençken güneşin batışı, kenar mahalleler ve mutsuzluk hoşuma giderdi; şimdi ise kentin sabahlarını ve dinginliğini seviyorum.” “Bir şeyi görebilmek için onu anlamak gerekir.” “En büyük kahramanlıklar sözcüklere dökülmezse parlaklıklarını yitirirler.” “Yaşam herkese her şeyi verir ama çoğu bunu bilmez.”
Kum Kitabı
Kum KitabıJorge Luis Borges · İletişim Yayıncılık · 20101,652 okunma
·
203 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.