Emine Işınsu - SancıEmine Işınsu’nun 1970’lerin Türkiye’sini anlattığı eseri
Kitap, Ülkücü şehit Süleyman Özmen ile başlayıp, Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun şehâdetiyle bitiyor. Işınsu’nun anlatımıyla görüyoruz ki onlar ölmediler;
“hem erenler ölmez efendim, sûret değiştirirler”
Işınsu, Sancı romanında 70’lerdeki sağ-sol olaylarını, silahlı ve siyasi çatışmaları, gençlerin bu olayların içine nasıl sistemli bir şekilde çekildiğini kahramanların dilinden eleştirerek dönemi anlamamızda yol gösterici olmuştur.
Eserin genelinde solcu ve bölücü faaliyet gösteren cenahın kendi içinde yaşadığı çelişkiler, çarpıklıklar gözler önüne serilmiş; tüm bunların karşısına Dursun Önkuzu konularak tarihin karanlık sayfalarına ışık tutulmuştur.
Konusu Ankara’da geçen roman, olabildiğince gerçek kişiler ve olaylar etrafında kurgulanmıştır. Dursun Önkuzu, milliyetçi kimliği ile Anadolu’yu temsil ederken, Leyla tam karşısında ve yozlaşmış Türkiye’yi temsil etmektedir.
Ölümlerle eğlenen bir neslin romanı Sancı.. Kendi devrinin fotoğrafını çeken..
”Sükût!
Sıralı, muntazam yürüyen kalabalıkta
Sükût!
Gözlerde dolaşan yaşlarda!
Sükût!
Boğazlarda düğümlenen lânetde.”
Kitapta Dündar Taşer de şu ifadelerle yer alıyordu;
“Sancı çeken bu topraklar üstünde Ülkücüler artık şehit vermeyecekler!”
Ve roman, Dursun Önkuzu’nun yürek burkan şehâdetiyle son buluyor;
”Dursun’un yaralı, cansız bedeni, küçük bir kan gölünün ortasında, taşın üstünde yatıyordu. Kalabalık derlendi çevresine. Gittikçe büyüdü halka. Büyüdü.. Büyüyor..”
“DURSUN ADI, DURSUN ADI
O GİTTİ, DURSUN ADI
DİLLERDE TÜRKÜ OLSUN
YÜREKTE VURSUN ADI”
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
#1000Kitap